,, ,
Dr. Canan Yılmaz
Köşe Yazarı
Dr. Canan Yılmaz
 

Gerçek Okuma: Bir İçsel Yolculuk ve Derin Alçak Gönüllülük

Ey kendini “entelektüel” sanan — gerçekten okudun mu? Sana sitemim, okuduğun için değil; okumanın özünü unuttuğun için. Çünkü sen kitapları ruhunu beslemek için değil, imajını parlatmak için kullandın. Kafelerde oturup devlet, siyaset ve felsefe üzerine sözler ettin; yazarların adlarını havada savurdun. Ama kaynak sorulunca, sadece kapağın rengini hatırlayıp yazarın ismini bile unuttun. Okumak bu değildir. Bilinç böyle inşa edilmez. Okumak bir alışkanlık değil, bir varoluş biçimidir. İçine doğru bir yolculuktur, sürekli bir dönüşümdür. Gerçek bir okuyucu kapağı değil, içeriği hatırlar; yazarla bir dost gibi, acıların, soruların ve derin düşüncelerin ortağı olarak bağ kurar. Gerçek bir entelektüel, gösteriş için değil, yaşamak için okur. Çünkü her kitap, bir anlam kapısı, bir yara izinin izi, söylenmemiş bir hakikatin yankısıdır. Yavaş yavaş okur; bir cümlenin üzerinde durur, geri döner, sorgular, düşünür ve şüphe eder. Metinle, hayatla bütünleşir. Bir kitabı sadece bir kahve masasının dekoru yapmak, birkaç satırı bağlamından koparıp paylaşmak, anlamını kavramadan dikkat çekmeye çalışmak — okumak değildir. Bu, ruhu büyütmek değil, sahte bir maskeyle kendini kandırmaktır. Kaç kitap bizi sarsacak kadar derinden dokundu? Kaç sayfa gözlerimizi doldurdu? Kaç kere bir kitabı kapatıp sessizce kendi içimize döndük, çünkü taşıdıkları ağırlık fazlaydı? İşte gerçek okuma budur — sosyal medya vitrinleri değil. Okumak, boş bir kibir değil, derin bir tevazudur. Gerçek okuyucu, ne kadar ilerlerse, aslında ne kadar az bildiğini o kadar iyi anlar. Daldıkça, sessizliğin ve düşüncenin ne kadar kıymetli olduğunu kavrar. Yüzeyde başlamak ayıp değildir. Ayıp olan, orada kalmaktır. Anlamamak utanılacak bir şey değildir. Utanılacak olan, anlamış gibi davranmaktır. Sonsuz konuşan değil, derin düşünen insanlara ihtiyacımız var. Sözleriyle değil, hayatıyla fikirlerini taşıyanlara… Önce kendimizi değiştirmek için okumalıyız. Sonra toplumu — nutuklarla değil, davranışlarımızla. Bu yüzden, ey kendini entelektüel sanan; Kaç kitap okuduğunu değil, kaç kitabın seni değiştirdiğini sor kendine. Kaç kez bir hakikat karşısında suskun kaldığını, kaç kez utanmadan “bilmiyorum” diyebildiğini… İşte gerçek ölçü budur. İşte gerçek yol budur. Samimiyetle oku. Alçakgönüllülükle konuş. Derinlikle düşün. Gösteriş için değil; gerçekten anlayabilmek için.
Ekleme Tarihi: 05 Mayıs 2025 -Pazartesi

Gerçek Okuma: Bir İçsel Yolculuk ve Derin Alçak Gönüllülük

Ey kendini “entelektüel” sanan — gerçekten okudun mu?

Sana sitemim, okuduğun için değil; okumanın özünü unuttuğun için.
Çünkü sen kitapları ruhunu beslemek için değil, imajını parlatmak için kullandın.
Kafelerde oturup devlet, siyaset ve felsefe üzerine sözler ettin; yazarların adlarını havada savurdun.
Ama kaynak sorulunca, sadece kapağın rengini hatırlayıp yazarın ismini bile unuttun.
Okumak bu değildir.
Bilinç böyle inşa edilmez.

Okumak bir alışkanlık değil, bir varoluş biçimidir.
İçine doğru bir yolculuktur, sürekli bir dönüşümdür.
Gerçek bir okuyucu kapağı değil, içeriği hatırlar; yazarla bir dost gibi, acıların, soruların ve derin düşüncelerin ortağı olarak bağ kurar.

Gerçek bir entelektüel, gösteriş için değil, yaşamak için okur.
Çünkü her kitap, bir anlam kapısı, bir yara izinin izi, söylenmemiş bir hakikatin yankısıdır.
Yavaş yavaş okur; bir cümlenin üzerinde durur, geri döner, sorgular, düşünür ve şüphe eder.
Metinle, hayatla bütünleşir.

Bir kitabı sadece bir kahve masasının dekoru yapmak, birkaç satırı bağlamından koparıp paylaşmak, anlamını kavramadan dikkat çekmeye çalışmak — okumak değildir.
Bu, ruhu büyütmek değil, sahte bir maskeyle kendini kandırmaktır.

Kaç kitap bizi sarsacak kadar derinden dokundu?
Kaç sayfa gözlerimizi doldurdu?
Kaç kere bir kitabı kapatıp sessizce kendi içimize döndük, çünkü taşıdıkları ağırlık fazlaydı?
İşte gerçek okuma budur — sosyal medya vitrinleri değil.

Okumak, boş bir kibir değil, derin bir tevazudur.
Gerçek okuyucu, ne kadar ilerlerse, aslında ne kadar az bildiğini o kadar iyi anlar.
Daldıkça, sessizliğin ve düşüncenin ne kadar kıymetli olduğunu kavrar.

Yüzeyde başlamak ayıp değildir.
Ayıp olan, orada kalmaktır.
Anlamamak utanılacak bir şey değildir.
Utanılacak olan, anlamış gibi davranmaktır.

Sonsuz konuşan değil, derin düşünen insanlara ihtiyacımız var.
Sözleriyle değil, hayatıyla fikirlerini taşıyanlara…

Önce kendimizi değiştirmek için okumalıyız.
Sonra toplumu — nutuklarla değil, davranışlarımızla.

Bu yüzden, ey kendini entelektüel sanan;
Kaç kitap okuduğunu değil, kaç kitabın seni değiştirdiğini sor kendine.
Kaç kez bir hakikat karşısında suskun kaldığını, kaç kez utanmadan “bilmiyorum” diyebildiğini…

İşte gerçek ölçü budur.
İşte gerçek yol budur.

Samimiyetle oku.
Alçakgönüllülükle konuş.
Derinlikle düşün.
Gösteriş için değil; gerçekten anlayabilmek için.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.