,, ,
Dr. Canan Yılmaz
Köşe Yazarı
Dr. Canan Yılmaz
 

Çocuğuma Bir Şey Olmasın Derken Onu Hayata Hazırlayamıyoruz.

Son yıllarda toplumda kolektif bir hezeyana dönüşen bir anlayış var: Tatilde çocuklara ödev verilmesin, kötü karne getiren çocuğa sakın bir şey denmesin, çocuk üzülmesin, incinmesin, yorulmasın. İyi niyetli gibi duran bu yaklaşım aslında çocukların gelişimini ve hayata hazırlanmalarını sekteye uğratıyor. Çünkü öğrenme yalnızca keyifli anlarda değil, zorlanılan, hatalarla yüzleşilen, başarısızlıkların sorgulandığı anlarda da gerçekleşir. Bir çocuk neden başarısız olduğunu anlamazsa, kendisini nasıl geliştirebilir? Karşılaştığı sorunlarla baş etmesine yardımcı olmadan, onu sürekli duygusal pamuklara sararsak nasıl dirayetli bir birey haline gelir?  Hayatın kendisi iniş ve çıkışlarla doluyken, sadece çıkışlara odaklanan bir eğitim anlayışı çocuğu gerçeklikten koparır. Kötü bir karne getiren çocuğa suskunlukla ya da aşırı hoşgörüyle yaklaşmak, ona başarısızlığın sonuçsuz olduğunu öğretir. Oysa geri bildirim, gelişmenin olmazsa olmazıdır.  İnsan, hatalarını görerek, sonuçlarını yaşayarak öğrenir. Acı, elbette amaç değildir; ama bazen büyümenin yan etkisidir. Çocuklar, küçük yaşlarda hatalarıyla yüzleşmeyi öğrenmezlerse, hayatın daha büyük sınavlarında bocalarlar. Ailelerin çocuklarını her türlü olumsuz duygudan korumaya çalışmaları, onların hayatla bağını zayıflatır. Her düşme anında koşarak kaldırılan bir çocuk, kendi başına kalkmayı öğrenemez. Zorluklardan kaçırılan çocuklar, ilk fırtınada savrulurlar. Tatil, elbette dinlenmek içindir. Ama sadece yatmak, oyun oynamak ve sorumluluklardan uzaklaşmak değildir. Tatil, aynı zamanda öğrenilen bilgilerin pekiştirileceği, eksiklerin giderileceği, merakın diri tutulacağı bir dönemdir.  Tatilde ödev verilmesin anlayışı, çocukların uzun süre zihinsel tembelliğe itilmesine neden olur. Öğrenme bir kas gibidir; çalıştırılmadıkça körelir. Sonuç olarak, çocuğunu korumak isteyen her anne baba bilmelidir ki, onu duygusal açıdan pamuklara sarmak değil, hayata hazırlamak en büyük sevgidir.  Başarısızlıkla yüzleşmesini öğretmeyen bir eğitim, çocuğu gerçek hayata hazırlamaz. Hayat, sadece güzel duygulardan ibaret değildir. Ve güçlü bireyler, hayatın tüm duygularını yaşamayı öğrenmiş bireylerdir.
Ekleme Tarihi: 03 July 2025 - Thursday

Çocuğuma Bir Şey Olmasın Derken Onu Hayata Hazırlayamıyoruz.

Son yıllarda toplumda kolektif bir hezeyana dönüşen bir anlayış var: Tatilde çocuklara ödev verilmesin, kötü karne getiren çocuğa sakın bir şey denmesin, çocuk üzülmesin, incinmesin, yorulmasın. İyi niyetli gibi duran bu yaklaşım aslında çocukların gelişimini ve hayata hazırlanmalarını sekteye uğratıyor. Çünkü öğrenme yalnızca keyifli anlarda değil, zorlanılan, hatalarla yüzleşilen, başarısızlıkların sorgulandığı anlarda da gerçekleşir.

Bir çocuk neden başarısız olduğunu anlamazsa, kendisini nasıl geliştirebilir? Karşılaştığı sorunlarla baş etmesine yardımcı olmadan, onu sürekli duygusal pamuklara sararsak nasıl dirayetli bir birey haline gelir? 

Hayatın kendisi iniş ve çıkışlarla doluyken, sadece çıkışlara odaklanan bir eğitim anlayışı çocuğu gerçeklikten koparır.

Kötü bir karne getiren çocuğa suskunlukla ya da aşırı hoşgörüyle yaklaşmak, ona başarısızlığın sonuçsuz olduğunu öğretir. Oysa geri bildirim, gelişmenin olmazsa olmazıdır. 

İnsan, hatalarını görerek, sonuçlarını yaşayarak öğrenir. Acı, elbette amaç değildir; ama bazen büyümenin yan etkisidir. Çocuklar, küçük yaşlarda hatalarıyla yüzleşmeyi öğrenmezlerse, hayatın daha büyük sınavlarında bocalarlar.

Ailelerin çocuklarını her türlü olumsuz duygudan korumaya çalışmaları, onların hayatla bağını zayıflatır. Her düşme anında koşarak kaldırılan bir çocuk, kendi başına kalkmayı öğrenemez. Zorluklardan kaçırılan çocuklar, ilk fırtınada savrulurlar.

Tatil, elbette dinlenmek içindir. Ama sadece yatmak, oyun oynamak ve sorumluluklardan uzaklaşmak değildir. Tatil, aynı zamanda öğrenilen bilgilerin pekiştirileceği, eksiklerin giderileceği, merakın diri tutulacağı bir dönemdir. 

Tatilde ödev verilmesin anlayışı, çocukların uzun süre zihinsel tembelliğe itilmesine neden olur. Öğrenme bir kas gibidir; çalıştırılmadıkça körelir.

Sonuç olarak, çocuğunu korumak isteyen her anne baba bilmelidir ki, onu duygusal açıdan pamuklara sarmak değil, hayata hazırlamak en büyük sevgidir. 

Başarısızlıkla yüzleşmesini öğretmeyen bir eğitim, çocuğu gerçek hayata hazırlamaz. Hayat, sadece güzel duygulardan ibaret değildir. Ve güçlü bireyler, hayatın tüm duygularını yaşamayı öğrenmiş bireylerdir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.