,, ,

Zafer Partisi Gn.Bşk.Yrd. Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu’nun Basın Açıklaması

Siyaset 16.06.2022 - 13:18, Güncelleme: 16.06.2022 - 13:18 5131+ kez okundu.
 

Zafer Partisi Gn.Bşk.Yrd. Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu’nun Basın Açıklaması

Tanzimat Fermanın ilan edildiği 1839 yılından bu yana milletimizin huzurunu, can ve mal güvenliğini, büyük bir özveriyle sağlayan Jandarma Teşkilatımızın 183. kuruluş yıldönümünü en içten duygularla kutluyorum.
70 ülkeden 600'ü aşkın sporcunun katıldığı Para Yüzme Dünya Şampiyonası'nda 50 metre sırt üstü yarışında şampiyon olan Sümeyye Boyacı’yı tebrik ediyorum, başarılarının devamını diliyorum. Size her hafta yönetilemeyen bir ülkenin kötü gidişatını anlatmaktan üzüntü duyuyoruz. Ancak siyasetin görevi halkın sorunları ile bire bir ilgilenmek olduğu için bundan kaçamıyoruz. İktidarın yirmi yıldır yürüttüğü ideolojik ve öngörüsüz dış politika yüzünden milletçe telafisi mümkün olmayan ağır mali ve askeri bedeller ödedik. Son zamanlarda iktidar bu saplantılardan kısmen kurtulmuş gibi gözükse de Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Ege’de sıkışmışlığımız devam etmektedir. ABD ve AB ile ilişkilerimiz geçmişte olmadığı kadar kötü. Türkiye yaşadığı ekonomik kriz yüzünden dış politikada rahat hareket edemiyor. Bir taraftan haklı olarak İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine karşı çıkarken, milli davamız olan Ege’de ve Doğu Akdeniz’de sesini çok fazla yükseltemiyor. Amerika’nın Yunanistan’ı silahlandırmasını engelleyemiyor. Tek payelik hükümet, uzun yıllardır Ege adalarındaki Yunan işgaline ve adalara konuşlandırılan askeri üslere seyirci kaldı. Bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanının son günlerdeki Yunanistan’a karşı takındığı sert tavır inandırıcılıktan oldukça uzak. Çünkü Türk Milleti dışarıyla yapılan bu tür kayıkçı kavgalarını çok gördü. İktidar dış politikada takındığı saplantılı tavırların zararını yeterince görmemiş olacak ki, ekonomi/finans alanında da benzer saplantılı bir yaklaşımla ekonomi bilimine aykırı kararlar almakta ve ülkemizi hızla ekonomik çöküşe sürüklemektedir. Yoksul kitleler yandaş medyanın maharetle yürüttüğü algı operasyonları nedeniyle bu ekonomik çöküş ve yaşadığı yoksulluğu görmüyor. Kendisine şükür telkin edenlere inanmış görünüyor. Biz Zafer Partisi olarak bu oyunu ve yanlış oluşturulan algıyı bozmaya ve gerçekleri halkımıza anlatmaya devam edeceğiz. Ekonomist olduğunu iddia eden Sayın Cumhurbaşkanı 2023 yılına kadar ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokacaklarını ileri sürse de, tüm ekonomik veriler Türkiye’nin her kategoride küme düştüğünü gösteriyor. Bunun böyle olduğunu hem biz yaşadıklarımızdan; hem de OECD, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler ve IMF gibi uluslararası kuruluşların raporlarından biliyoruz. Değerli Basın Mensupları Gelin bizi küme düşüren verilere hep beraber bakalım: Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın gerçek zamanlı verilerine   göre, Türkiye’de 14,8 milyon kişi yeterli beslenemiyor. Yine aynı veriler 5 yaş altı çocukların yüzde 1,7’sinin akut yetersiz beslenme, yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığını söylüyor. Dünya Sefalet Endeksi’nde ise Türkiye 156 ülke içinde 21. sırada yer almakta. Türkiye Avrupa ülkeleri arasında ise ilk sırada yer alıyor. IMF ve Dünya Bankası’nın   verilerine göre artık Türkiye en büyük 20 ekonomi   arasında değil. On yedinci ve on sekizinci sıralardan   21. sıraya gerilemiş bulunuyor. Bu gidişle yıl sonunda 22. sıraya gerilemesi muhtemel. Kişi başına milli gelirimiz de son 7 yıldır üst üste düşmekte. Dünya sıralamasındaki yerimiz 2021’de 78’inciliğe kadar geriledi. Kişi başına gelirimiz 8 bin 500 dolar civarında. Başka bir olumsuzluk ise Türkiye’nin yolsuzlukla anılıyor olması. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2021 Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Türkiye 180 ülke arasında 96’ncı sıraya düşmüştür. Türkiye, kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda sınıfta kalmış   Mali Eylem Görev Gücü tarafından gri listeye alınmıştır. Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), son 740 baz puana yükselerek 14 yılın zirvesine çıktı. Bu Türkiye’nin daha yüksek faizle dış borç bulabileceği anlamına gelmektedir.  Türkiye dünya yüksek enflasyon liginde Venezuela, Sudan, Lübnan, Suriye ve Zimbabve’nin ardından dünya 6.cısı, işsizlikte ise Avrupa’da 3’üncü sırada. Merkez Bankası son dört toplantıda faizi yüzde 14’te sabit tutsa da; Türkiye, politika faizi bakımından dünyada en yüksek 10’uncu ülke, Avrupa’da ise ilk sırada. TÜRK-İŞ mayıs ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının sonuçlarına göre mayısta 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 19.602 liraya, açlık sınırı ise 6.017 liraya yükseldi. Özetle ülkemizde emek ucuzlarken, ekmek pahalanıyor. Bunun adına ister enflasyon deyin ister hayat pahalılığı. Sonuç değişmez. Her iki halde de ekonomi yönetilemiyor demektir. Kur Korumalı Mevduat dövizin yükselişini durdurmadı şimdi de GES (gelire endeksli devlet iç borçlanma senedi) geldi. Ama döviz yükselmeye devam ediyor. Sözde faize karşılar ama GES’ler de mevcut şekli ve yapısıyla Devletin faizle borçlanmasından ibaret bir uygulama. Ekonomide çöküş devam ederken, bizim bir beka meselesi olarak gördüğümüz sığınmacılar sorunu iktidar tarafından önce görmezden gelinmiş, “Muhacir-Ensar” söylemleri ile geçiştirilmeye çalışılmıştır. Ne var ki mızrak çuvala sığmadı. İçişleri Bakanlığından “Örtülü İstila” itirafı geldi. Bakan Soylu 1200 mahallenin yabancı yerleşimine kapatıldığını, yabancı oranının %25’ten %20’ye düşürüleceğini açıkladı. Ancak sığınmacılar derhal ülkelerine gönderilmeden bu sorun çözülemez. Birileri paraları sıfırladı, biz sığınmacıları sıfırlayacağız. Kanayan bir başka yaramız tarım. Bakan/ı olmayan tarım. Türk Çiftçisin derdine derman olması beklenen Tarım Bakanı Venezüella’da buğday yetiştirmekten söz ediyor. Üstelik bu ülkenin iklim koşulları buğday üretimine elverişli değil. Anlaşılan Sayın Bakanın okyanus ötesi sevgisi depreşmiş. Sorun ne toprakta ne de çiftçide. Sorun, Tarıma bakışta. Görülüyor ki Ekonomide ve sosyal hayatta iyiye gidiş yok. Toplum huzursuz, gençler yarınlarından endişeli. Tarımdan enerjiye, sağlıktan eğitime her konuda milli bir silkinişe   ve   devlet aklına ihtiyaç var. Ancak mevcut iktidar   yönetme becerisini çoktan kaybettiği için topluma hayal satmakla ve sabır tavsiye etmekle meşgul. Altılı masa ise toplanıp dağılmaktan öte bir şey yapmıyor. Birbirlerine bile güvenmiyorlar. Her lider ayrı telden çalıyor. Bir örnek vermek istiyorum ve altılı masadaki liderlere öncelikle de Meral Akşener’e sormak istiyorum. Davutoğlu’nun geçen hafta sonu Diyarbakır’da Kürt sorununa dair söylediklerine katılıyor musunuz? Ahmet Davutoğlu Diyarbakır’da düzenlenen “Demokratik Geleceğimizin İnşası: Kürt Meselesi” çalıştayına katıldı ve birtakım önerilerde bulundu. Önerilerin AKP’nin açılım politikalarının bir özeti gibiydi ve terörist başının meşhur Nevruz konuşmalarından esintiler vardı. Cumhuriyet’in kuruluşunu ve Atatürk’ü hedef alan Davutoğlu “Kürt sorunu” uluslararası bir konu haline gelmiştir diyerek dış güçlerin müdahalesine kapı aralamıştır. Sayın Davutoğlu, Başbakanlığı döneminde yaptıkları ve yaşadıkları hakkında gerçek bir itiraf ve özeleştiri henüz yapmamıştır. Mesela ülkemizi sırf Avrupa ve İsrail rahat uyusun diye Geri Kabul Anlaşması imzalayarak uluslararası bir göçmen kampı haline getirdikleri konusunda bir özeleştiri yapmasını bekliyoruz. Özellikle Güneydoğuda yaptığı açıklamaları ile üniter devlet yapımıza karşı olduğu intibaı giderek yayılıyor. Sayın Davutoğlu seni uyarıyoruz boyunu aşan sularda yüzme. Anladık Serok Ahmet olmak hoşuna gitmiş ama bu çıkmaz sokaklara girme. Bizden sana eski bir dost tavsiyesi...  Türkiye ne zaman terörle mücadele kapsamında bir adım atsa terörün siyasi uzantısı HDP kendince sokak eylemleri ile tepki koymaya çalışıyor. Yine sınır ötesi operasyonları olduğu sırada bebek katilinin tecritte olduğunu ileri sürerek HDP Kadıköy’de eylem yaptı, polisimize yumruk attı. Merak ediyoruz Altılı masa HDP’yi hoş tutmaya devam edecek mi? Her şey karamsar görünse de Büyük Türk Milletine karamsarlık yakışmaz. Çünkü Milletimiz tüm krizleri çözecek ferasete ve tarih şuuruna sahiptir. Seçim sandığı önüne geldiğinde doğru tercihi yapacak, Ümit’le Zafer’e yürüyecektir. Bir açıklama da partimizin seçimlere girme hakkı kazanıp kazanmadığı ile ilgili kamuoyunu meşgul eden sorulara vereceğimiz cevap ile seçimlerin olup olmayacağına dair yaşanan kaygı ve tereddütlerin izalesi hakkı da olacaktır. Partimiz bu ay içinde teşkilatlanmasını tamamlamış olacak ve Temmuzdan itibaren altı ay sonrası muhtemel her seçime katılma hakkını kazanmış olacaktır. Seçimlerin Haziran 2023’te yapılacağının garantisini de sayın cumhurbaşkanı vermiştir. Devlet yalanla kaim olmaz, hile ile hele adaletsiz asla yaşamaz. Demokrasi en azından sandığın demokrasisi yaşayacaktır. Zaten demokrasimiz yaralıdır. Bir de asgari ölçüt olan sandık demokrasisi de rafa kalkarsa asıl beka sorunu o zaman yıkıcı olur. Kesinlikle seçim 2023’te olacak ve Türkiye Cumhuriyeti yeni yüzyılını kucaklayacak projeksiyonunu inşa edecektir. Zafer Partisi bunu Zafer Kuşağı ile birlikte taahhüt ediyor. Zafer Partisi Türk milleti ile ittifak ederek iktidara gelmeyi ve ülkemizi 4 temel krizden kurtarmayı hedefliyor.  Zafer yakında...
Tanzimat Fermanın ilan edildiği 1839 yılından bu yana milletimizin huzurunu, can ve mal güvenliğini, büyük bir özveriyle sağlayan Jandarma Teşkilatımızın 183. kuruluş yıldönümünü en içten duygularla kutluyorum.

70 ülkeden 600'ü aşkın sporcunun katıldığı Para Yüzme Dünya Şampiyonası'nda 50 metre sırt üstü yarışında şampiyon olan Sümeyye Boyacı’yı tebrik ediyorum, başarılarının devamını diliyorum.

Size her hafta yönetilemeyen bir ülkenin kötü gidişatını anlatmaktan üzüntü duyuyoruz. Ancak siyasetin görevi halkın sorunları ile bire bir ilgilenmek olduğu için bundan kaçamıyoruz.

İktidarın yirmi yıldır yürüttüğü ideolojik ve öngörüsüz dış politika yüzünden milletçe telafisi mümkün olmayan ağır mali ve askeri bedeller ödedik. Son zamanlarda iktidar bu saplantılardan kısmen kurtulmuş gibi gözükse de Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Ege’de sıkışmışlığımız devam etmektedir. ABD ve AB ile ilişkilerimiz geçmişte olmadığı kadar kötü. Türkiye yaşadığı ekonomik kriz yüzünden dış politikada rahat hareket edemiyor. Bir taraftan haklı olarak İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine karşı çıkarken, milli davamız olan Ege’de ve Doğu Akdeniz’de sesini çok fazla yükseltemiyor. Amerika’nın Yunanistan’ı silahlandırmasını engelleyemiyor. Tek payelik hükümet, uzun yıllardır Ege adalarındaki Yunan işgaline ve adalara konuşlandırılan askeri üslere seyirci kaldı. Bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanının son günlerdeki Yunanistan’a karşı takındığı sert tavır inandırıcılıktan oldukça uzak. Çünkü Türk Milleti dışarıyla yapılan bu tür kayıkçı kavgalarını çok gördü.

İktidar dış politikada takındığı saplantılı tavırların zararını yeterince görmemiş olacak ki, ekonomi/finans alanında da benzer saplantılı bir yaklaşımla ekonomi bilimine aykırı kararlar almakta ve ülkemizi hızla ekonomik çöküşe sürüklemektedir.

Yoksul kitleler yandaş medyanın maharetle yürüttüğü algı operasyonları nedeniyle bu ekonomik çöküş ve yaşadığı yoksulluğu görmüyor. Kendisine şükür telkin edenlere inanmış görünüyor. Biz Zafer Partisi olarak bu oyunu ve yanlış oluşturulan algıyı bozmaya ve gerçekleri halkımıza anlatmaya devam edeceğiz.

Ekonomist olduğunu iddia eden Sayın Cumhurbaşkanı 2023 yılına kadar ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokacaklarını ileri sürse de, tüm ekonomik veriler Türkiye’nin her kategoride küme düştüğünü gösteriyor. Bunun böyle olduğunu hem biz yaşadıklarımızdan; hem de OECD, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler ve IMF gibi uluslararası kuruluşların raporlarından biliyoruz.

Değerli Basın Mensupları

Gelin bizi küme düşüren verilere hep beraber bakalım: Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın gerçek zamanlı verilerine   göre, Türkiye’de 14,8 milyon kişi yeterli beslenemiyor. Yine aynı veriler 5 yaş altı çocukların yüzde 1,7’sinin akut yetersiz beslenme, yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığını söylüyor. Dünya Sefalet Endeksi’nde ise Türkiye 156 ülke içinde 21. sırada yer almakta. Türkiye Avrupa ülkeleri arasında ise ilk sırada yer alıyor.

IMF ve Dünya Bankası’nın   verilerine göre artık Türkiye en büyük 20 ekonomi   arasında değil. On yedinci ve on sekizinci sıralardan   21. sıraya gerilemiş bulunuyor. Bu gidişle yıl sonunda 22. sıraya gerilemesi muhtemel.

Kişi başına milli gelirimiz de son 7 yıldır üst üste düşmekte. Dünya sıralamasındaki yerimiz 2021’de 78’inciliğe kadar geriledi. Kişi başına gelirimiz 8 bin 500 dolar civarında.

Başka bir olumsuzluk ise Türkiye’nin yolsuzlukla anılıyor olması. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2021 Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Türkiye 180 ülke arasında 96’ncı sıraya düşmüştür.

Türkiye, kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda sınıfta kalmış   Mali Eylem Görev Gücü tarafından gri listeye alınmıştır.

Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), son 740 baz puana yükselerek 14 yılın zirvesine çıktı. Bu Türkiye’nin daha yüksek faizle dış borç bulabileceği anlamına gelmektedir. 

Türkiye dünya yüksek enflasyon liginde Venezuela, Sudan, Lübnan, Suriye ve Zimbabve’nin ardından dünya 6.cısı, işsizlikte ise Avrupa’da 3’üncü sırada.

Merkez Bankası son dört toplantıda faizi yüzde 14’te sabit tutsa da; Türkiye, politika faizi bakımından dünyada en yüksek 10’uncu ülke, Avrupa’da ise ilk sırada.

TÜRK-İŞ mayıs ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının sonuçlarına göre mayısta 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 19.602 liraya, açlık sınırı ise 6.017 liraya yükseldi.

Özetle ülkemizde emek ucuzlarken, ekmek pahalanıyor. Bunun adına ister enflasyon deyin ister hayat pahalılığı. Sonuç değişmez. Her iki halde de ekonomi yönetilemiyor demektir. Kur Korumalı Mevduat dövizin yükselişini durdurmadı şimdi de GES (gelire endeksli devlet iç borçlanma senedi) geldi. Ama döviz yükselmeye devam ediyor. Sözde faize karşılar ama GES’ler de mevcut şekli ve yapısıyla Devletin faizle borçlanmasından ibaret bir uygulama.

Ekonomide çöküş devam ederken, bizim bir beka meselesi olarak gördüğümüz sığınmacılar sorunu iktidar tarafından önce görmezden gelinmiş, “Muhacir-Ensar” söylemleri ile geçiştirilmeye çalışılmıştır. Ne var ki mızrak çuvala sığmadı. İçişleri Bakanlığından “Örtülü İstila” itirafı geldi. Bakan Soylu 1200 mahallenin yabancı yerleşimine kapatıldığını, yabancı oranının %25’ten %20’ye düşürüleceğini açıkladı. Ancak sığınmacılar derhal ülkelerine gönderilmeden bu sorun çözülemez. Birileri paraları sıfırladı, biz sığınmacıları sıfırlayacağız.

Kanayan bir başka yaramız tarım. Bakan/ı olmayan tarım. Türk Çiftçisin derdine derman olması beklenen Tarım Bakanı Venezüella’da buğday yetiştirmekten söz ediyor. Üstelik bu ülkenin iklim koşulları buğday üretimine elverişli değil. Anlaşılan Sayın Bakanın okyanus ötesi sevgisi depreşmiş. Sorun ne toprakta ne de çiftçide. Sorun, Tarıma bakışta.

Görülüyor ki Ekonomide ve sosyal hayatta iyiye gidiş yok. Toplum huzursuz, gençler yarınlarından endişeli. Tarımdan enerjiye, sağlıktan eğitime her konuda milli bir silkinişe   ve   devlet aklına ihtiyaç var. Ancak mevcut iktidar   yönetme becerisini çoktan kaybettiği için topluma hayal satmakla ve sabır tavsiye etmekle meşgul. Altılı masa ise toplanıp dağılmaktan öte bir şey yapmıyor. Birbirlerine bile güvenmiyorlar. Her lider ayrı telden çalıyor. Bir örnek vermek istiyorum ve altılı masadaki liderlere öncelikle de Meral Akşener’e sormak istiyorum. Davutoğlu’nun geçen hafta sonu Diyarbakır’da Kürt sorununa dair söylediklerine katılıyor musunuz?

Ahmet Davutoğlu Diyarbakır’da düzenlenen “Demokratik Geleceğimizin İnşası: Kürt Meselesi” çalıştayına katıldı ve birtakım önerilerde bulundu. Önerilerin AKP’nin açılım politikalarının bir özeti gibiydi ve terörist başının meşhur Nevruz konuşmalarından esintiler vardı. Cumhuriyet’in kuruluşunu ve Atatürk’ü hedef alan Davutoğlu “Kürt sorunu” uluslararası bir konu haline gelmiştir diyerek dış güçlerin müdahalesine kapı aralamıştır. Sayın Davutoğlu, Başbakanlığı döneminde yaptıkları ve yaşadıkları hakkında gerçek bir itiraf ve özeleştiri henüz yapmamıştır. Mesela ülkemizi sırf Avrupa ve İsrail rahat uyusun diye Geri Kabul Anlaşması imzalayarak uluslararası bir göçmen kampı haline getirdikleri konusunda bir özeleştiri yapmasını bekliyoruz. Özellikle Güneydoğuda yaptığı açıklamaları ile üniter devlet yapımıza karşı olduğu intibaı giderek yayılıyor. Sayın Davutoğlu seni uyarıyoruz boyunu aşan sularda yüzme. Anladık Serok Ahmet olmak hoşuna gitmiş ama bu çıkmaz sokaklara girme. Bizden sana eski bir dost tavsiyesi...

 Türkiye ne zaman terörle mücadele kapsamında bir adım atsa terörün siyasi uzantısı HDP kendince sokak eylemleri ile tepki koymaya çalışıyor. Yine sınır ötesi operasyonları olduğu sırada bebek katilinin tecritte olduğunu ileri sürerek HDP Kadıköy’de eylem yaptı, polisimize yumruk attı. Merak ediyoruz Altılı masa HDP’yi hoş tutmaya devam edecek mi?

Her şey karamsar görünse de Büyük Türk Milletine karamsarlık yakışmaz. Çünkü Milletimiz tüm krizleri çözecek ferasete ve tarih şuuruna sahiptir. Seçim sandığı önüne geldiğinde doğru tercihi yapacak, Ümit’le Zafer’e yürüyecektir.

Bir açıklama da partimizin seçimlere girme hakkı kazanıp kazanmadığı ile ilgili kamuoyunu meşgul eden sorulara vereceğimiz cevap ile seçimlerin olup olmayacağına dair yaşanan kaygı ve tereddütlerin izalesi hakkı da olacaktır.

Partimiz bu ay içinde teşkilatlanmasını tamamlamış olacak ve Temmuzdan itibaren altı ay sonrası muhtemel her seçime katılma hakkını kazanmış olacaktır.

Seçimlerin Haziran 2023’te yapılacağının garantisini de sayın cumhurbaşkanı vermiştir. Devlet yalanla kaim olmaz, hile ile hele adaletsiz asla yaşamaz.

Demokrasi en azından sandığın demokrasisi yaşayacaktır. Zaten demokrasimiz yaralıdır. Bir de asgari ölçüt olan sandık demokrasisi de rafa kalkarsa asıl beka sorunu o zaman yıkıcı olur. Kesinlikle seçim 2023’te olacak ve Türkiye Cumhuriyeti yeni yüzyılını kucaklayacak projeksiyonunu inşa edecektir. Zafer Partisi bunu Zafer Kuşağı ile birlikte taahhüt ediyor.

Zafer Partisi Türk milleti ile ittifak ederek iktidara gelmeyi ve ülkemizi 4 temel krizden kurtarmayı hedefliyor.

 Zafer yakında...

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.