Çok bilgelik, çok keder doğurur; bilgi arttıkça acı da artar.
Lev Tolstoy
Aslında bu söze iki cepheden bakmak daha doğru, yani yorumlamak. Zira Tolstoy burada aslında cehalete karşı bir savaş açarken şunu da söylüyor: Çok fazla okumak, araştırmak belli bir noktada insana yük de getiriyor. Çünkü araştırıyorsun, okuyorsun ve çeşitli argümanlar elde ediyorsun. Bunun akabinde de netice itibarıyla Tolstoy’un dediği gibi bilgi arttıkça acı ve yük de artıyor. Bunun neticesinde tabii dikkat edilmesi gereken cehalet değil, aslında bilgiyle donanmak ve acıyı göğüsleyebilmek.
Bilginin Getirdiği Acı
Bilgi edinmek, insanın dünyayı daha geniş bir perspektiften görmesini sağlar. Ancak bu geniş bakış açısı şu tür acıları beraberinde getirebilir:
Sorgulama Krizi: Derin bilgiye ulaşan kişi, bildiklerini sürekli sorgulamaya başlar.
İdealler ve Gerçeklik Çatışması vb.
Cehaletin Getirdiği Acı
Cehalet ise farklı türde bir acıya yol açar, çünkü bilinmeyen şeylerle yüzleşememek insanı farklı biçimlerde etkileyebilir:
Dış Etkilere Açıklık: Bilinçsiz ya da eksik bilgiye sahip kişi, manipülasyona daha açık hâle gelir ve başkalarının yönlendirmelerine daha kolay kapılabilir.
Her iki durumda da acı kaçınılmazdır, ancak bilinçli bir birey için bilgi, her ne kadar yük getirse de, özgürleşmenin ve bilinçli yaşamanın anahtarıdır. Tolstoy’un vurguladığı gibi, bilgiyle birlikte gelen ağırlığı göğüslemek, cehaletin verdiği pasif acıdan çok daha güçlendirici bir süreçtir.
