ORTAK OLUNAN ŞİRKETTEKİ SERMAYE TAAHHÜT BORCUNUN, İLGİLİ ŞİRKETE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULMASI HALİNDE, İŞTİRAK KAZANCI İSTİSNASINDAN YARARLANILMASI MÜMKÜN MÜDÜR?
Kurumlar Vergisi Kanunun 5/1-a bendinde; “Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri rüçhan hakları ve bu fıkranın (a) bendi kapsamında istisna kazançlarına kaynak oluşturan yatırım fonlarının katılma paylarının satışından doğan kazançların %50'lik kısmı.
Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.
İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.
…..
Menkul kıymet ticaretiyle uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.” Hükmü yer almaktadır.
1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Fon hesabında tutulan kazançların işletmeden çekilmemesi” bölümünde; “ Bu istisnanın amacı kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesi, finansman sıkıntılarının giderilmesi ve bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan sağlamak ve işletmelerin finansal bünyelerini güçlendirmektir.” Hükmü yer almaktadır.
Dolayısıyla istisna uygulanabilmesi için, iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, sahip olunan iştirak hisselerinin, ortak olunan şirketteki sermaye taahhüt borcunun yerine getirilmesinde ayni sermaye olarak kullanılması halinde; sermaye yapılarının ya da finansal bünyelerinin güçlendirilmesine katkı sağlamadığından, iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın % 50’sinin kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün değildir.
