,, ,

28 Bin TL Hayat Değil, Hayatta Kalma Ücreti

Ekonomi 25.12.2025 - 13:03, Güncelleme: 25.12.2025 - 13:03 291 kez okundu.
 

28 Bin TL Hayat Değil, Hayatta Kalma Ücreti

“Asgari ücret 28 bin 75 lira olarak açıklandı. İşverene maliyeti vergilerle, primlerle birlikte çok daha fazla; ancak asgari ücretlinin eline geçecek olan miktar bu. Son ay belirlenen yoksulluk sınırı 97 bin 159 liradır. Asgari ücretli, ilk maaşını ocak ayı sonu itibarıyla alacak. İlk maaşını alana kadar yoksulluk sınırı tekrar değişecek. Özellikle ocak ayı itibarıyla her şeye yaklaşık yüzde 30 zam yapılacak. Yani devlet, kaşıkla verdiğini bir ay geçmeden kepçeyle geri alacak ve sonraki 11 ay boyunca yoksulluk katmerlenerek, katlanarak artmaya devam edecek.”
“Bu iktidar, herkesin zarar ettiği bir denklemi oluşturmayı başardı”   Asgari ücretteki artış doğrudan işverenin sırtına yüklenmektedir. Sadece net artış değil, brüt artış da işverenin sırtına yüklendiği için işverenin maliyeti artmaktadır. Bu durum, mal ve hizmet fiyatlarına otomatik olarak yansımaktadır. Dolayısıyla alım gücü artırılmış olmamaktadır. Asgari ücrete yapılan her artış, ülkede enflasyonu artırmakta; emeklinin, memurun ve herkesin alım gücünün düşmesine neden olmaktadır. Bu iktidar öyle bir tablo oluşturdu ki ne asgari ücreti alan mutlu ne de asgari ücreti veren mutlu. Herkesin zarar ettiği bir denklem oluşturuldu. Oysa herkesin mutlu olacağı, herkesin kâr edeceği, herkesin memnun olacağı bir denklemi oluşturmak mümkündür. Biz, Bağımsız Türkiye Partisi olarak bunu yıllardır anlatıyoruz. Bunun tek bir formülü vardır ve o formül sadece Bağımsız Türkiye Partisi’ndedir. Biz diyoruz ki; asgari ücretliye, ücretlilere ve dar gelirlilere verilecek paralar işverenin sırtına yüklendiği sürece bu, mal ve hizmet fiyatlarına yansır ve kimsenin alım gücü artmaz. Biz şunu ifade ediyoruz: Dar gelirlilere devlet destek olmalıdır. Devlet; ev hanımı maaşıyla, vatandaşlık maaşıyla, asgari ücretliye yapılacak ilave ödemelerle ve çocuk yardımıyla bu desteği sağlamalıdır.   “Kaynak sorunu yok, doğru yönetememe sorunu var”   Biz bunları söylediğimizde “Hangi kaynakla vereceksiniz?” diye soruyorlar. Türkiye’nin imkânı çoktur; yeter ki bu imkânları devreye koymayı ve doğru yerde kullanmayı bilin. Örneğin, 2026 bütçesinde tek bir kalemde faiz ödemelerine bütçenin yüzde 15’i ayrılabiliyor; bu da 2,7 trilyon liraya denk geliyor. Faiz lobisine bu para ödenirken; vergi indirimleri, vergi teşvikleri ve vergi muafiyetleri için de bütçenin yüzde 10’u ayrılıyor. Demek ki sorun kaynak değil, doğru yönetememektir. Bu ülkenin yer altı kaynağı da vardır, yer üstü kaynağı da vardır. Bütün bu kaynakları harekete geçirecek insan gücü de mevcuttur. Yeter ki bunları organize edin, yeter ki doğru bakış açısıyla değerlendirin.   “Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomidir”   Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomidir ve bizim dışımızdaki partilerin tamamı ekonomiye hemen hemen aynı pencereden bakmaktadır. Biz ise bambaşka bir pencereden, Millî Ekonomi Modeli penceresinden bakıyoruz. Herkesin insan onuruna yaraşır bir gelire ulaşabileceği, her ailenin yoksulluk sınırının üzerinde gelire sahip olacağı ve ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabileceği bir ekonomik sistemi kurabileceğimizi biliyoruz. Biz bunu projelendirdik; yeter ki imkân verilsin.   “Bütün bunlara sessiz kalmak mümkün değil”   Libya Genelkurmay Başkanı’nı ve beraberindeki heyeti taşıyan uçak, Ankara’dan havalandıktan kısa bir süre sonra düşüyor ve Genelkurmay Başkanı ile beraberindekiler hayatını kaybediyor. Öncelikle Libya devletine başsağlığı diliyorum. Son dönemde özellikle dış politikada yaşanan gelişmeleri birbirinden bağımsız düşünmek zordur. Ankara çevresinde kimliği belirlenemeyen İHA’ların düştüğüne dair haberler gündemimizi meşgul etmektedir. Gemilerimiz Karadeniz’de bombalanıyor. Diğer taraftan Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan, Suriye’de mevkidaşıyla açıklama yaparken sözü kesilerek basın toplantısı sonlandırılıyor. Bu, diplomatik tahammüllere ve hatta insan ilişkilerine sığmayacak bir muameledir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yapılan bu tavra sessiz kalmak mümkün değildir. Tüm bunları tesadüf olarak değerlendirmek de mümkün değildir.   “Libya Genelkurmay Başkanı’nın hayatını kaybetmesi tesadüf değildir”   Libya Genelkurmay Başkanı, Türkiye’nin tezlerini savunmakla tanınan bir isimdir. Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması, Doğu Akdeniz’de büyük bir kazanım olarak değerlendirilmektedir. Bu kazanımın somutlaşmasına katkı sunabilecek kişilerin bu şekilde hayatını kaybetmesini tesadüf olarak değerlendirmek doğru değildir.   “Devletin gücü içeriye değil, dışarıya gösterilmelidir”   Türkiye’ye mesaj vermeye çalışan, bizi köşeye sıkıştırmak isteyen devletlere karşı köklü ve güçlü bir devlet olmanın gereği olarak gerekli tepkilerin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. “Türkiye çok güçlü bir devlettir” mesajı sürekli içeriye değil, dışarıya verilmelidir. Dış politikanın anlamı budur. Aksi hâlde verilen mesaj yalnızca iç politikaya ve propaganda malzemesine dönüşür; dış politikada kazanım sağlamaz.
“Asgari ücret 28 bin 75 lira olarak açıklandı. İşverene maliyeti vergilerle, primlerle birlikte çok daha fazla; ancak asgari ücretlinin eline geçecek olan miktar bu. Son ay belirlenen yoksulluk sınırı 97 bin 159 liradır. Asgari ücretli, ilk maaşını ocak ayı sonu itibarıyla alacak. İlk maaşını alana kadar yoksulluk sınırı tekrar değişecek. Özellikle ocak ayı itibarıyla her şeye yaklaşık yüzde 30 zam yapılacak. Yani devlet, kaşıkla verdiğini bir ay geçmeden kepçeyle geri alacak ve sonraki 11 ay boyunca yoksulluk katmerlenerek, katlanarak artmaya devam edecek.”

“Bu iktidar, herkesin zarar ettiği bir denklemi oluşturmayı başardı”

 

Asgari ücretteki artış doğrudan işverenin sırtına yüklenmektedir. Sadece net artış değil, brüt artış da işverenin sırtına yüklendiği için işverenin maliyeti artmaktadır. Bu durum, mal ve hizmet fiyatlarına otomatik olarak yansımaktadır. Dolayısıyla alım gücü artırılmış olmamaktadır. Asgari ücrete yapılan her artış, ülkede enflasyonu artırmakta; emeklinin, memurun ve herkesin alım gücünün düşmesine neden olmaktadır. Bu iktidar öyle bir tablo oluşturdu ki ne asgari ücreti alan mutlu ne de asgari ücreti veren mutlu. Herkesin zarar ettiği bir denklem oluşturuldu. Oysa herkesin mutlu olacağı, herkesin kâr edeceği, herkesin memnun olacağı bir denklemi oluşturmak mümkündür. Biz, Bağımsız Türkiye Partisi olarak bunu yıllardır anlatıyoruz. Bunun tek bir formülü vardır ve o formül sadece Bağımsız Türkiye Partisi’ndedir. Biz diyoruz ki; asgari ücretliye, ücretlilere ve dar gelirlilere verilecek paralar işverenin sırtına yüklendiği sürece bu, mal ve hizmet fiyatlarına yansır ve kimsenin alım gücü artmaz. Biz şunu ifade ediyoruz: Dar gelirlilere devlet destek olmalıdır. Devlet; ev hanımı maaşıyla, vatandaşlık maaşıyla, asgari ücretliye yapılacak ilave ödemelerle ve çocuk yardımıyla bu desteği sağlamalıdır.

 

“Kaynak sorunu yok, doğru yönetememe sorunu var”

 

Biz bunları söylediğimizde “Hangi kaynakla vereceksiniz?” diye soruyorlar. Türkiye’nin imkânı çoktur; yeter ki bu imkânları devreye koymayı ve doğru yerde kullanmayı bilin.

Örneğin, 2026 bütçesinde tek bir kalemde faiz ödemelerine bütçenin yüzde 15’i ayrılabiliyor; bu da 2,7 trilyon liraya denk geliyor. Faiz lobisine bu para ödenirken; vergi indirimleri, vergi teşvikleri ve vergi muafiyetleri için de bütçenin yüzde 10’u ayrılıyor. Demek ki sorun kaynak değil, doğru yönetememektir. Bu ülkenin yer altı kaynağı da vardır, yer üstü kaynağı da vardır. Bütün bu kaynakları harekete geçirecek insan gücü de mevcuttur. Yeter ki bunları organize edin, yeter ki doğru bakış açısıyla değerlendirin.

 

“Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomidir”

 

Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomidir ve bizim dışımızdaki partilerin tamamı ekonomiye hemen hemen aynı pencereden bakmaktadır. Biz ise bambaşka bir pencereden, Millî Ekonomi Modeli penceresinden bakıyoruz. Herkesin insan onuruna yaraşır bir gelire ulaşabileceği, her ailenin yoksulluk sınırının üzerinde gelire sahip olacağı ve ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabileceği bir ekonomik sistemi kurabileceğimizi biliyoruz. Biz bunu projelendirdik; yeter ki imkân verilsin.

 

“Bütün bunlara sessiz kalmak mümkün değil”

 

Libya Genelkurmay Başkanı’nı ve beraberindeki heyeti taşıyan uçak, Ankara’dan havalandıktan kısa bir süre sonra düşüyor ve Genelkurmay Başkanı ile beraberindekiler hayatını kaybediyor. Öncelikle Libya devletine başsağlığı diliyorum. Son dönemde özellikle dış politikada yaşanan gelişmeleri birbirinden bağımsız düşünmek zordur. Ankara çevresinde kimliği belirlenemeyen İHA’ların düştüğüne dair haberler gündemimizi meşgul etmektedir. Gemilerimiz Karadeniz’de bombalanıyor. Diğer taraftan Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan, Suriye’de mevkidaşıyla açıklama yaparken sözü kesilerek basın toplantısı sonlandırılıyor. Bu, diplomatik tahammüllere ve hatta insan ilişkilerine sığmayacak bir muameledir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yapılan bu tavra sessiz kalmak mümkün değildir. Tüm bunları tesadüf olarak değerlendirmek de mümkün değildir.

 

“Libya Genelkurmay Başkanı’nın hayatını kaybetmesi tesadüf değildir”

 

Libya Genelkurmay Başkanı, Türkiye’nin tezlerini savunmakla tanınan bir isimdir. Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması, Doğu Akdeniz’de büyük bir kazanım olarak değerlendirilmektedir. Bu kazanımın somutlaşmasına katkı sunabilecek kişilerin bu şekilde hayatını kaybetmesini tesadüf olarak değerlendirmek doğru değildir.

 

“Devletin gücü içeriye değil, dışarıya gösterilmelidir”

 

Türkiye’ye mesaj vermeye çalışan, bizi köşeye sıkıştırmak isteyen devletlere karşı köklü ve güçlü bir devlet olmanın gereği olarak gerekli tepkilerin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. “Türkiye çok güçlü bir devlettir” mesajı sürekli içeriye değil, dışarıya verilmelidir. Dış politikanın anlamı budur. Aksi hâlde verilen mesaj yalnızca iç politikaya ve propaganda malzemesine dönüşür; dış politikada kazanım sağlamaz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.