,, ,
Hikmet Demirsoy
Köşe Yazarı
Hikmet Demirsoy
 

KLASİK RUS EDEBİYATI ÜZERİNE

Klasik Rus Edebiyatı’nda 19. Yüzyıl bir “Altın Çağ” olarak kabul edilir. Bu çağda yaşamış hemen tüm Rus yazarlar, o zamanı adeta bir ayna gibi okuyucuya yansıtmışlardır. Zaten edebiyat da bu değil midir? Şüphesiz ki her ülkede olduğu gibi Rusya’da da edebiyat ve kültür alanının şekillenmesi ve gelişmesi ülkenin yaşadığı önemli tarihsel olaylarla bağlantılı olmuştur. Bu dönemde yazarlar öncelikle ülkenin Ortodoks mezhebini kabullenmesi ile eserlerinde dini mesajlara ağırlık vermişlerdir. Hemen her önemli romanda kitabın karakterlerinin mezhep tartışmalarını ve o dönemde ülkede yaşanan bu konudaki kararsızlıkları görebilmeniz mümkündür. Aynı şekilde Çar Büyük Petro zamanında Rusya’nın batılılaşma akımına kapılması ve yaşananlar da romanlarda mükemmel yansıtılmıştır. Eserlerde bu akımın sadece aristokratlar, zenginler tarafından benimsendiği, alt tabaka halkın bu akımı özümseyemediği ve toplumda bu nedenle yaşanan ayrışma çok güzel yansıtılır. Son olarak 1917 yılında yaşanan devrim ve bu devrimin yol açtığı toplumun her kesimindeki kararsızlık ve dalgalanma da eserlerde yerini bulmuştur. Ayırt etmeden söylemek lazım ki klasik Rus yazarlarının hemen hepsi ayna görevini görmekte kusursuzdurlar. Sürekli toplumun içinde yaşamışlardır, insanların çektikleri eziyet, sıkıntı ve kararsızlıkları kendileri de çekmişlerdir. Sadece alt sınıfın yaşadıkları sıkıntılar değil, özellikle Tolstoy gibi varlıklı aileye mensup yazarlar da üst sınıfın içinde olduğu kafa karışıklığı ve uyum sorununu eserlerinde çok güzel tariflemişlerdir. O dönem aklımıza gelen ilk yazarlardan biri olan Dostoyevski eserlerinde adeta kendi hayatını yazmıştır. Dostoyevski’nin romanlarında insan ruhunu anlatmadaki başarısı, bizzat kendini anlatmasından ileri gelmektedir. Mesela hemen her romanında eserin kahramanı ya da önemli bir kişisi kendisi gibi sara hastasıdır. Kumarbaz adlı romanında baş karakter Aleksey aslında kendisidir. Dostoyevski burada Aleksey olarak bizzat yaşadığı parasızlık ve kumara düşkünlük gibi amansız saplantısını anlatır. Ve yukarıda belirttiğimiz gibi Tolstoy… Kendisi Rusya’nın soylu ve varlıklı bir ailesine mensuptu. Romanlarında özellikle aristokratların siyasi gelişmeler karşısında nasıl çıkmaza girdiklerini, bocaladıklarını eşsiz gözlemleme yeteneği ve karakterlerin gerçekçiliği ile o kadar muhteşem anlatır ki tadına doyum olmaz. Anton Çehov… Günümüzde olay hikayeciliğinin yanında ikinci bir tür olan durum hikayeciliğinin kurucusu olarak kabul edilen iflah olmaz realist… Küçük bir oyundan yola çıkarak bir tiyatro eserine dönüştürdüğü “Vanya Dayı” adındaki şaheseri kim bilir dünya üzerinde kaç kez sahnelenmiştir? Ve Nikolay Gogol… Çehov nasıl iflah olmayacak bir realistse kendisi de o derece mizahi ve yergicidir. Palto adlı hikayesi unutulmaz. Gogol’u anlatan en iyi sözü Dostoyevski söylemiştir aslında “Biz hepimiz, Gogol’un paltosundan çıktık” Sonuç olarak, edebiyatı, okumayı seviyorsanız Rus Edebiyatı ile mutlaka tanışmalısınız. Yoksa bu sevginizin bir yanı sonsuza kadar eksik kalacaktır. Rus Edebiyatı’na başlangıç okuma önerilerim: Palto – Nikolay Gogol. Ölü Canlar – Nikolay Gogol. İvan İlyiç'in Ölümü, Lev Tolstoy. Diriliş – Lev Tolstoy. Suç ve Ceza – Fyodor Dostoyevski.
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2022 - Cuma

KLASİK RUS EDEBİYATI ÜZERİNE

Klasik Rus Edebiyatı’nda 19. Yüzyıl bir “Altın Çağ” olarak kabul edilir. Bu çağda yaşamış hemen tüm Rus yazarlar, o zamanı adeta bir ayna gibi okuyucuya yansıtmışlardır. Zaten edebiyat da bu değil midir?

Şüphesiz ki her ülkede olduğu gibi Rusya’da da edebiyat ve kültür alanının şekillenmesi ve gelişmesi ülkenin yaşadığı önemli tarihsel olaylarla bağlantılı olmuştur. Bu dönemde yazarlar öncelikle ülkenin Ortodoks mezhebini kabullenmesi ile eserlerinde dini mesajlara ağırlık vermişlerdir. Hemen her önemli romanda kitabın karakterlerinin mezhep tartışmalarını ve o dönemde ülkede yaşanan bu konudaki kararsızlıkları görebilmeniz mümkündür. Aynı şekilde Çar Büyük Petro zamanında Rusya’nın batılılaşma akımına kapılması ve yaşananlar da romanlarda mükemmel yansıtılmıştır. Eserlerde bu akımın sadece aristokratlar, zenginler tarafından benimsendiği, alt tabaka halkın bu akımı özümseyemediği ve toplumda bu nedenle yaşanan ayrışma çok güzel yansıtılır. Son olarak 1917 yılında yaşanan devrim ve bu devrimin yol açtığı toplumun her kesimindeki kararsızlık ve dalgalanma da eserlerde yerini bulmuştur.

Ayırt etmeden söylemek lazım ki klasik Rus yazarlarının hemen hepsi ayna görevini görmekte kusursuzdurlar. Sürekli toplumun içinde yaşamışlardır, insanların çektikleri eziyet, sıkıntı ve kararsızlıkları kendileri de çekmişlerdir. Sadece alt sınıfın yaşadıkları sıkıntılar değil, özellikle Tolstoy gibi varlıklı aileye mensup yazarlar da üst sınıfın içinde olduğu kafa karışıklığı ve uyum sorununu eserlerinde çok güzel tariflemişlerdir.

O dönem aklımıza gelen ilk yazarlardan biri olan Dostoyevski eserlerinde adeta kendi hayatını yazmıştır. Dostoyevski’nin romanlarında insan ruhunu anlatmadaki başarısı, bizzat kendini anlatmasından ileri gelmektedir. Mesela hemen her romanında eserin kahramanı ya da önemli bir kişisi kendisi gibi sara hastasıdır. Kumarbaz adlı romanında baş karakter Aleksey aslında kendisidir. Dostoyevski burada Aleksey olarak bizzat yaşadığı parasızlık ve kumara düşkünlük gibi amansız saplantısını anlatır.

Ve yukarıda belirttiğimiz gibi Tolstoy… Kendisi Rusya’nın soylu ve varlıklı bir ailesine mensuptu. Romanlarında özellikle aristokratların siyasi gelişmeler karşısında nasıl çıkmaza girdiklerini, bocaladıklarını eşsiz gözlemleme yeteneği ve karakterlerin gerçekçiliği ile o kadar muhteşem anlatır ki tadına doyum olmaz.

Anton Çehov… Günümüzde olay hikayeciliğinin yanında ikinci bir tür olan durum hikayeciliğinin kurucusu olarak kabul edilen iflah olmaz realist… Küçük bir oyundan yola çıkarak bir tiyatro eserine dönüştürdüğü “Vanya Dayı” adındaki şaheseri kim bilir dünya üzerinde kaç kez sahnelenmiştir?

Ve Nikolay Gogol… Çehov nasıl iflah olmayacak bir realistse kendisi de o derece mizahi ve yergicidir. Palto adlı hikayesi unutulmaz. Gogol’u anlatan en iyi sözü Dostoyevski söylemiştir aslında “Biz hepimiz, Gogol’un paltosundan çıktık”

Sonuç olarak, edebiyatı, okumayı seviyorsanız Rus Edebiyatı ile mutlaka tanışmalısınız. Yoksa bu sevginizin bir yanı sonsuza kadar eksik kalacaktır.

Rus Edebiyatı’na başlangıç okuma önerilerim:

  • Palto – Nikolay Gogol.
  • Ölü Canlar – Nikolay Gogol.
  • İvan İlyiç'in Ölümü, Lev Tolstoy.
  • Diriliş – Lev Tolstoy.
  • Suç ve Ceza – Fyodor Dostoyevski.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.