,, ,
Gülper Yılmaz
Köşe Yazarı
Gülper Yılmaz
 

YARIN GERÇEKLEŞECEK ABD - İRAN GÖRÜŞMELERİNDEN BEKLENTİLERİMİZ

Bazı gelişmelerden elde ettiğimiz verilere dayanarak ABD Başkanı Trump’ın Rusya Federasyonu aracılığıyla kurguladığı “şahane anlaşma” metninin taslağını size sunuyoruz.   [… ABD tarafı; İran’ın köklü bir devlet kültürü ve bölgesel öneminin farkındadır. Yakın geçmişte IŞİD’e karşı mücadelede birlikte hareket ettik ve bu tehdidi yenmeyi başardık. Ermenistan ve Irak gibi müşterek dostlarımız var. Bunun yanısıra çok küçük sorunlarımız da var. Sorunların temelinde benden önceki başkanların ve devlet kurumlarının doğrudan görüşme - anlaşmayı denememeleri yatıyor. Şimdi size burada aşağıdaki hususlarda sorunların giderilerek ABD ve Rusya Federasyonu’nun müşterek dostu olmayı teklif ediyoruz.   … ÇHC ile  askeri, ekonomik işbirliği anlaşmalarını rafa kaldırın. ABD Hükümeti ve Rusya Federasyonu size daha güvenli ve kazançlı bir gelecek vaat ediyor. Benzeri bir anlaşmayı Pakistan’a da teklif ettik. Bu konudaki anlaşma metnini Sn. Putin de uygun görüyor.    … İsrail’e olan tehditkâr söylemlere son verin.    … Nükleer enerji konusunda Rusya Federasyonu size yardımcı olacak. Denetimini biz yapacağız.   … Komşularınızla (?) sorunları çözmek için ABD Başkanı Trump güvence veriyor…]   Yukarıdaki metin hedefine ulaşmak için önümüzde üç aylık bir süre var. Şimdi sadece yarın olabilecekleri ve olası dedikoduları analiz edelim.   Umman'da yapılması beklenen ve Rusya Federasyonu'nun da arabuluculuk yaptığı ABD-İran görüşmelerinde, her iki tarafın da "ortalama" bir uzlaşmadan kazançlı çıkabileceği bir senaryo oluşturmak oldukça karmaşık ve hassas dengelere bağlıdır. Zira iki ülke arasındaki derin güvensizlik, ideolojik farklılıklar ve bölgesel rekabet, kolay bir uzlaşmayı zorlaştırmaktadır. Ancak, olası bir "ortalama" uzlaşma şu unsurları içerebilir:   ABD'nin Potansiyel Kazanımları:   • Nükleer Programın Kontrol Altına Alınması: ABD'nin öncelikli hedefi İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemektir. Bir uzlaşma, İran'ın nükleer programının uluslararası denetime tabi tutulmasını ve şeffaflığın artırılmasını sağlayabilir. Bu, ABD'nin ve bölgedeki müttefiklerinin güvenlik endişelerini azaltır.   • Bölgesel Gerilimlerin Azaltılması: İran'ın bölgedeki vekil güçleri aracılığıyla yürüttüğü faaliyetler (Yemen, Lübnan, Irak vb.) ABD'nin ve müttefiklerinin çıkarlarını tehdit etmektedir. Bir uzlaşma, İran'ın bu faaliyetlerini sınırlandırması veya azaltması yönünde adımlar içerebilir.   • ABD Vatandaşlarının Serbest Bırakılması: İran'da tutuklu bulunan ABD vatandaşlarının serbest bırakılması, ABD için önemli bir insani ve siyasi kazanç olacaktır.   • Petrol Arzının İstikrarı: İran'ın petrol ihracatının belirli bir seviyede serbest bırakılması, küresel petrol piyasalarındaki dalgalanmaları azaltabilir ve enerji fiyatlarının istikrarına katkıda bulunabilir.   İran'ın Potansiyel Kazanımları:   • Ekonomik Yaptırımların Hafifletilmesi: İran'ın en büyük beklentisi, ABD'nin uyguladığı ağır ekonomik yaptırımların hafifletilmesi veya kaldırılmasıdır. Bir uzlaşma, İran'ın petrol ihracatını artırmasına, uluslararası finans sistemine erişmesine ve ekonomik olarak rahatlamasına olanak tanıyabilir.   • Uluslararası Alanda Tanınma ve Saygınlık: Bir uzlaşma, İran'ın uluslararası alandaki izolasyonunu azaltabilir ve küresel siyasette daha aktif bir rol oynamasına olanak sağlayabilir.   • Nükleer Programının Meşruiyeti: İran, nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu savunmaktadır. Bir uzlaşma, bu programın belirli sınırlar dahilinde uluslararası toplum tarafından tanınmasını sağlayabilir.   • Bölgesel Rolünün Tanınması (Dolaylı): Uzlaşma sürecinde İran'ın bölgesel etkisinin dolaylı olarak kabul edilmesi, İran için bir kazanım olabilir.   Olası "Ortalama" Bir Uzlaşma Senaryosu:   Her iki tarafın da yukarıdaki kazanımlarını dengeleyecek "ortalama" bir uzlaşma şu unsurları içerebilir:   1. Sınırlı Nükleer Anlaşma: • İran, uranyum zenginleştirme seviyesini belirli bir oranda (nükleer silah için eşik seviyesinin altında) tutmayı kabul eder. • İran, nükleer tesislerine yönelik daha sıkı ve kapsamlı uluslararası denetimleri kabul eder. • Karşılığında ABD, İran'ın petrol ihracatına belirli bir miktar kota koyarak bazı ekonomik yaptırımları hafifletir. Uluslararası finans sistemine sınırlı erişim sağlanabilir. 2. Bölgesel Gerilimlerin Azaltılması İçin Mekanizmalar: • Her iki taraf da bölgesel vekil güçlerini kontrol etme ve gerilimi düşürme konusunda diyalog başlatmayı kabul eder. • Yemen, Lübnan, Irak gibi kriz bölgelerinde ateşkes ve siyasi çözüme yönelik ortak çabalar desteklenir. 3. Esir Takası: • İran'da tutuklu bulunan ABD vatandaşları serbest bırakılır. • Karşılığında ABD de İran'da tutuklu bulunan bazı İran vatandaşlarını serbest bırakabilir veya İran'a yönelik bazı hukuki süreçleri askıya alabilir. 4. Geleceğe Yönelik Diyalog Kanalları: • Her iki taraf, gelecekteki anlaşmazlıkları çözmek ve işbirliği alanlarını belirlemek için düzenli diplomatik kanalların açık tutulmasını kabul eder.   Rusya'nın Rolü:   Rusya'nın arabuluculuğu, her iki taraf arasındaki derin güvensizliği aşmada ve doğrudan iletişimin zor olduğu durumlarda bir kanal görevi görmede önemli olabilir. Rusya, hem ABD hem de İran ile belirli düzeyde ilişkilere sahip olması nedeniyle, uzlaşma zemini oluşturmada ve tarafları taviz vermeye ikna etmede rol oynayabilir. Ancak Rusya'nın kendi jeopolitik çıkarları da bu süreci etkileyebilir.   Zorluklar:   Bu "ortalama" uzlaşma senaryosunun hayata geçirilmesi birçok zorluğu barındırmaktadır:   • Karşılıklı Güvensizlik: On yıllardır süregelen düşmanlık ve güvensizlik, her iki tarafın da birbirine tam olarak güvenmesini zorlaştırmaktadır.   • İç Siyasi Muhalefet: Her iki ülkede de taviz vermeye karşı çıkan güçlü iç siyasi gruplar bulunmaktadır.   • Bölgesel Aktörlerin Etkisi: Suudi Arabistan, İsrail gibi bölgesel aktörlerin uzlaşmaya yönelik tutumları süreci etkileyebilir.   Sonuç:   Yarınki olası ABD-İran görüşmelerinde her iki tarafın da kazançlı çıkabileceği "ortalama" bir uzlaşma, adım adım ilerleyen, sınırlı hedeflere odaklanan ve karşılıklı tavizleri içeren bir yaklaşım gerektirebilir. Nükleer programın kontrol altına alınması, bölgesel gerilimlerin azaltılması ve insani konuların çözümü gibi alanlarda sağlanacak küçük başarılar, gelecekte daha kapsamlı bir uzlaşmanın önünü açabilir. Ancak derin güvensizlik ve karmaşık bölgesel dinamikler göz önüne alındığında, bu sürecin kolay olmayacağı ve önemli zorluklarla karşılaşabileceği unutulmamalıdır.   İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan'ın Ermenistan ve Irak Bölgesel Yönetimi ile yakın ilişkileri ve İran'daki Yahudi toplumunun ciddi bir sorununun olmaması gibi faktörlerin, İran ile İsrail arasında IŞİD benzeri radikal İslamcı teröristlere karşı bir işbirliğini etkilemesi pek olası değildir. Bunun temel nedenleri şunlardır:   • İran ve İsrail Arasındaki Temel Düşmanlık: İran ve İsrail arasındaki ilişki, ideolojik farklılıklar, bölgesel rekabet ve İsrail'in tanınmaması gibi derin ve yapısal sorunlara dayanmaktadır. Bu düşmanlık, IŞİD gibi ortak bir tehdidin varlığına rağmen, iki ülke arasında doğrudan bir askeri veya istihbarat işbirliğinin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.   • İran'ın Bölgesel Politikaları: İran'ın bölgedeki Şii milis gruplarına verdiği destek ve İsrail'in bu gruplara yönelik endişeleri, herhangi bir işbirliği ihtimalini daha da azaltmaktadır.   • İran'daki Yahudi Toplumu: İran'daki Yahudi toplumunun genel olarak ciddi sorunlar yaşamaması (ülkeden ayrılan önemli bir kesim olmasına rağmen hala on binlerce Yahudi'nin İran'da yaşadığı belirtilmektedir), İsrail için bir işbirliği gerekçesi oluşturacak kadar önemli bir faktör olarak görülmeyebilir. İsrail'in önceliği genellikle kendi güvenliği ve İran'ın nükleer programı gibi konular olmuştur.   • Önceki İşbirliği İddiaları: Geçmişte bazı analistler, IŞİD'e karşı dolaylı ve taktiksel düzeyde çıkarların örtüştüğü durumlar olabileceğini öne sürmüş olsa da, bu durum hiçbir zaman resmi veya açık bir işbirliğine dönüşmemiştir.   Türkiye'nin IŞİD'e Yakın Konumlandırılması ve ABD-İran Görüşmelerine Yansıması:   Türkiye'nin IŞİD'e yakın konumlandırılması iddiası karmaşık ve tartışmalı bir konudur. Bazı Batılı ülkeler ve analistler, Türkiye'nin IŞİD'e karşı mücadelede yeterince aktif olmadığını veya bazı durumlarda örgüte dolaylı destek sağladığını iddia etmişlerdir. Bu iddiaların temelinde sınır güvenliği politikaları, Suriye'deki bazı gruplara verilen destek ve IŞİD militanlarının geçişine göz yumulduğu yönündeki suçlamalar yer almaktadır.   Yarınki ABD-İran görüşmelerine bu durumun yansıması şu şekillerde olabilir:   • Güvensizlik ve Karmaşıklık: ABD'nin Türkiye'ye yönelik bu tür bir algısı, İran ile yapılan görüşmelerde ABD'nin bölgedeki müttefiklerine ve genel güvenlik kaygılarına dair endişelerini dile getirmesine neden olabilir. Bu durum, görüşmelerin atmosferini olumsuz etkileyebilir ve uzlaşmayı zorlaştırabilir.   • Bölgesel İstikrar Vurgusu: ABD, İran ile yapacağı görüşmelerde bölgesel istikrar konusunu gündeme getirebilir ve bu bağlamda Türkiye'nin IŞİD ve diğer radikal gruplara karşı daha net ve aktif bir tutum sergilemesini isteyebilir.   • Suriye ve Irak Bağlantısı: IŞİD'in hala aktif olduğu Suriye ve Irak sahalarındaki gelişmeler, ABD-İran görüşmelerinde önemli bir yer tutabilir. Türkiye'nin bu bölgelerdeki politikaları ve IŞİD ile mücadeledeki rolü, dolaylı olarak görüşmelerin bir parçası haline gelebilir.   • ABD'nin Bölgesel Müttefikleriyle İlişkileri: ABD, İran ile görüşürken bölgedeki diğer müttefiklerinin (Kürtler dahil) güvenlik endişelerini de dikkate almak isteyecektir. Türkiye'nin bu gruplara yönelik politikaları, ABD'nin İran'la yapacağı olası bir anlaşmanın kapsamını ve doğasını etkileyebilir.     İran Cumhurbaşkanı'nın bölgesel ilişkileri ve İran'daki Yahudi toplumunun durumu, İran-İsrail işbirliğini IŞİD'e karşı mücadelede etkileyecek belirleyici faktörler değildir. İki ülke arasındaki derin siyasi ve ideolojik ayrılıklar işbirliğini büyük ölçüde engellemektedir.   Türkiye'nin IŞİD'e yakın konumlandırılması iddiası ise, yarınki ABD-İran görüşmelerinde dolaylı olarak bir güvensizlik unsuru olarak veya bölgesel istikrar konuları üzerinden gündeme gelebilir. ABD'nin bölgedeki genel güvenlik kaygıları ve müttefikleriyle ilişkileri, İran ile yapacağı görüşmelerin seyrini etkileyebilecek bir faktör olarak değerlendirilebilir.
Ekleme Tarihi: 22 Nisan 2025 -Salı

YARIN GERÇEKLEŞECEK ABD - İRAN GÖRÜŞMELERİNDEN BEKLENTİLERİMİZ

Bazı gelişmelerden elde ettiğimiz verilere dayanarak ABD Başkanı Trump’ın Rusya Federasyonu aracılığıyla kurguladığı “şahane anlaşma” metninin taslağını size sunuyoruz.
 
[… ABD tarafı; İran’ın köklü bir devlet kültürü ve bölgesel öneminin farkındadır. Yakın geçmişte IŞİD’e karşı mücadelede birlikte hareket ettik ve bu tehdidi yenmeyi başardık. Ermenistan ve Irak gibi müşterek dostlarımız var. Bunun yanısıra çok küçük sorunlarımız da var. Sorunların temelinde benden önceki başkanların ve devlet kurumlarının doğrudan görüşme - anlaşmayı denememeleri yatıyor. Şimdi size burada aşağıdaki hususlarda sorunların giderilerek ABD ve Rusya Federasyonu’nun müşterek dostu olmayı teklif ediyoruz.
 
… ÇHC ile  askeri, ekonomik işbirliği anlaşmalarını rafa kaldırın. ABD Hükümeti ve Rusya Federasyonu size daha güvenli ve kazançlı bir gelecek vaat ediyor. Benzeri bir anlaşmayı Pakistan’a da teklif ettik. Bu konudaki anlaşma metnini Sn. Putin de uygun görüyor. 
 
… İsrail’e olan tehditkâr söylemlere son verin. 
 
… Nükleer enerji konusunda Rusya Federasyonu size yardımcı olacak. Denetimini biz yapacağız.
 
… Komşularınızla (?) sorunları çözmek için ABD Başkanı Trump güvence veriyor…]
 
Yukarıdaki metin hedefine ulaşmak için önümüzde üç aylık bir süre var. Şimdi sadece yarın olabilecekleri ve olası dedikoduları analiz edelim.
 
Umman'da yapılması beklenen ve Rusya Federasyonu'nun da arabuluculuk yaptığı ABD-İran görüşmelerinde, her iki tarafın da "ortalama" bir uzlaşmadan kazançlı çıkabileceği bir senaryo oluşturmak oldukça karmaşık ve hassas dengelere bağlıdır. Zira iki ülke arasındaki derin güvensizlik, ideolojik farklılıklar ve bölgesel rekabet, kolay bir uzlaşmayı zorlaştırmaktadır. Ancak, olası bir "ortalama" uzlaşma şu unsurları içerebilir:
 
ABD'nin Potansiyel Kazanımları:
 
• Nükleer Programın Kontrol Altına Alınması: ABD'nin öncelikli hedefi İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemektir. Bir uzlaşma, İran'ın nükleer programının uluslararası denetime tabi tutulmasını ve şeffaflığın artırılmasını sağlayabilir. Bu, ABD'nin ve bölgedeki müttefiklerinin güvenlik endişelerini azaltır.
 
• Bölgesel Gerilimlerin Azaltılması: İran'ın bölgedeki vekil güçleri aracılığıyla yürüttüğü faaliyetler (Yemen, Lübnan, Irak vb.) ABD'nin ve müttefiklerinin çıkarlarını tehdit etmektedir. Bir uzlaşma, İran'ın bu faaliyetlerini sınırlandırması veya azaltması yönünde adımlar içerebilir.
 
• ABD Vatandaşlarının Serbest Bırakılması: İran'da tutuklu bulunan ABD vatandaşlarının serbest bırakılması, ABD için önemli bir insani ve siyasi kazanç olacaktır.
 
• Petrol Arzının İstikrarı: İran'ın petrol ihracatının belirli bir seviyede serbest bırakılması, küresel petrol piyasalarındaki dalgalanmaları azaltabilir ve enerji fiyatlarının istikrarına katkıda bulunabilir.
 
İran'ın Potansiyel Kazanımları:
 
• Ekonomik Yaptırımların Hafifletilmesi: İran'ın en büyük beklentisi, ABD'nin uyguladığı ağır ekonomik yaptırımların hafifletilmesi veya kaldırılmasıdır. Bir uzlaşma, İran'ın petrol ihracatını artırmasına, uluslararası finans sistemine erişmesine ve ekonomik olarak rahatlamasına olanak tanıyabilir.
 
• Uluslararası Alanda Tanınma ve Saygınlık: Bir uzlaşma, İran'ın uluslararası alandaki izolasyonunu azaltabilir ve küresel siyasette daha aktif bir rol oynamasına olanak sağlayabilir.
 
• Nükleer Programının Meşruiyeti: İran, nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu savunmaktadır. Bir uzlaşma, bu programın belirli sınırlar dahilinde uluslararası toplum tarafından tanınmasını sağlayabilir.
 
• Bölgesel Rolünün Tanınması (Dolaylı): Uzlaşma sürecinde İran'ın bölgesel etkisinin dolaylı olarak kabul edilmesi, İran için bir kazanım olabilir.
 
Olası "Ortalama" Bir Uzlaşma Senaryosu:
 
Her iki tarafın da yukarıdaki kazanımlarını dengeleyecek "ortalama" bir uzlaşma şu unsurları içerebilir:
 
1. Sınırlı Nükleer Anlaşma:
• İran, uranyum zenginleştirme seviyesini belirli bir oranda (nükleer silah için eşik seviyesinin altında) tutmayı kabul eder.
• İran, nükleer tesislerine yönelik daha sıkı ve kapsamlı uluslararası denetimleri kabul eder.
• Karşılığında ABD, İran'ın petrol ihracatına belirli bir miktar kota koyarak bazı ekonomik yaptırımları hafifletir. Uluslararası finans sistemine sınırlı erişim sağlanabilir.
2. Bölgesel Gerilimlerin Azaltılması İçin Mekanizmalar:
• Her iki taraf da bölgesel vekil güçlerini kontrol etme ve gerilimi düşürme konusunda diyalog başlatmayı kabul eder.
• Yemen, Lübnan, Irak gibi kriz bölgelerinde ateşkes ve siyasi çözüme yönelik ortak çabalar desteklenir.
3. Esir Takası:
• İran'da tutuklu bulunan ABD vatandaşları serbest bırakılır.
• Karşılığında ABD de İran'da tutuklu bulunan bazı İran vatandaşlarını serbest bırakabilir veya İran'a yönelik bazı hukuki süreçleri askıya alabilir.
4. Geleceğe Yönelik Diyalog Kanalları:
• Her iki taraf, gelecekteki anlaşmazlıkları çözmek ve işbirliği alanlarını belirlemek için düzenli diplomatik kanalların açık tutulmasını kabul eder.
 
Rusya'nın Rolü:
 
Rusya'nın arabuluculuğu, her iki taraf arasındaki derin güvensizliği aşmada ve doğrudan iletişimin zor olduğu durumlarda bir kanal görevi görmede önemli olabilir. Rusya, hem ABD hem de İran ile belirli düzeyde ilişkilere sahip olması nedeniyle, uzlaşma zemini oluşturmada ve tarafları taviz vermeye ikna etmede rol oynayabilir. Ancak Rusya'nın kendi jeopolitik çıkarları da bu süreci etkileyebilir.
 
Zorluklar:
 
Bu "ortalama" uzlaşma senaryosunun hayata geçirilmesi birçok zorluğu barındırmaktadır:
 
• Karşılıklı Güvensizlik: On yıllardır süregelen düşmanlık ve güvensizlik, her iki tarafın da birbirine tam olarak güvenmesini zorlaştırmaktadır.
 
• İç Siyasi Muhalefet: Her iki ülkede de taviz vermeye karşı çıkan güçlü iç siyasi gruplar bulunmaktadır.
 
• Bölgesel Aktörlerin Etkisi: Suudi Arabistan, İsrail gibi bölgesel aktörlerin uzlaşmaya yönelik tutumları süreci etkileyebilir.
 
Sonuç:
 
Yarınki olası ABD-İran görüşmelerinde her iki tarafın da kazançlı çıkabileceği "ortalama" bir uzlaşma, adım adım ilerleyen, sınırlı hedeflere odaklanan ve karşılıklı tavizleri içeren bir yaklaşım gerektirebilir. Nükleer programın kontrol altına alınması, bölgesel gerilimlerin azaltılması ve insani konuların çözümü gibi alanlarda sağlanacak küçük başarılar, gelecekte daha kapsamlı bir uzlaşmanın önünü açabilir. Ancak derin güvensizlik ve karmaşık bölgesel dinamikler göz önüne alındığında, bu sürecin kolay olmayacağı ve önemli zorluklarla karşılaşabileceği unutulmamalıdır.
 
İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan'ın Ermenistan ve Irak Bölgesel Yönetimi ile yakın ilişkileri ve İran'daki Yahudi toplumunun ciddi bir sorununun olmaması gibi faktörlerin, İran ile İsrail arasında IŞİD benzeri radikal İslamcı teröristlere karşı bir işbirliğini etkilemesi pek olası değildir. Bunun temel nedenleri şunlardır:
 
• İran ve İsrail Arasındaki Temel Düşmanlık: İran ve İsrail arasındaki ilişki, ideolojik farklılıklar, bölgesel rekabet ve İsrail'in tanınmaması gibi derin ve yapısal sorunlara dayanmaktadır. Bu düşmanlık, IŞİD gibi ortak bir tehdidin varlığına rağmen, iki ülke arasında doğrudan bir askeri veya istihbarat işbirliğinin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.
 
• İran'ın Bölgesel Politikaları: İran'ın bölgedeki Şii milis gruplarına verdiği destek ve İsrail'in bu gruplara yönelik endişeleri, herhangi bir işbirliği ihtimalini daha da azaltmaktadır.
 
• İran'daki Yahudi Toplumu: İran'daki Yahudi toplumunun genel olarak ciddi sorunlar yaşamaması (ülkeden ayrılan önemli bir kesim olmasına rağmen hala on binlerce Yahudi'nin İran'da yaşadığı belirtilmektedir), İsrail için bir işbirliği gerekçesi oluşturacak kadar önemli bir faktör olarak görülmeyebilir. İsrail'in önceliği genellikle kendi güvenliği ve İran'ın nükleer programı gibi konular olmuştur.
 
• Önceki İşbirliği İddiaları: Geçmişte bazı analistler, IŞİD'e karşı dolaylı ve taktiksel düzeyde çıkarların örtüştüğü durumlar olabileceğini öne sürmüş olsa da, bu durum hiçbir zaman resmi veya açık bir işbirliğine dönüşmemiştir.
 
Türkiye'nin IŞİD'e Yakın Konumlandırılması ve ABD-İran Görüşmelerine Yansıması:
 
Türkiye'nin IŞİD'e yakın konumlandırılması iddiası karmaşık ve tartışmalı bir konudur. Bazı Batılı ülkeler ve analistler, Türkiye'nin IŞİD'e karşı mücadelede yeterince aktif olmadığını veya bazı durumlarda örgüte dolaylı destek sağladığını iddia etmişlerdir. Bu iddiaların temelinde sınır güvenliği politikaları, Suriye'deki bazı gruplara verilen destek ve IŞİD militanlarının geçişine göz yumulduğu yönündeki suçlamalar yer almaktadır.
 
Yarınki ABD-İran görüşmelerine bu durumun yansıması şu şekillerde olabilir:
 
• Güvensizlik ve Karmaşıklık: ABD'nin Türkiye'ye yönelik bu tür bir algısı, İran ile yapılan görüşmelerde ABD'nin bölgedeki müttefiklerine ve genel güvenlik kaygılarına dair endişelerini dile getirmesine neden olabilir. Bu durum, görüşmelerin atmosferini olumsuz etkileyebilir ve uzlaşmayı zorlaştırabilir.
 
• Bölgesel İstikrar Vurgusu: ABD, İran ile yapacağı görüşmelerde bölgesel istikrar konusunu gündeme getirebilir ve bu bağlamda Türkiye'nin IŞİD ve diğer radikal gruplara karşı daha net ve aktif bir tutum sergilemesini isteyebilir.
 
• Suriye ve Irak Bağlantısı: IŞİD'in hala aktif olduğu Suriye ve Irak sahalarındaki gelişmeler, ABD-İran görüşmelerinde önemli bir yer tutabilir. Türkiye'nin bu bölgelerdeki politikaları ve IŞİD ile mücadeledeki rolü, dolaylı olarak görüşmelerin bir parçası haline gelebilir.
 
• ABD'nin Bölgesel Müttefikleriyle İlişkileri: ABD, İran ile görüşürken bölgedeki diğer müttefiklerinin (Kürtler dahil) güvenlik endişelerini de dikkate almak isteyecektir. Türkiye'nin bu gruplara yönelik politikaları, ABD'nin İran'la yapacağı olası bir anlaşmanın kapsamını ve doğasını etkileyebilir.
 
 
İran Cumhurbaşkanı'nın bölgesel ilişkileri ve İran'daki Yahudi toplumunun durumu, İran-İsrail işbirliğini IŞİD'e karşı mücadelede etkileyecek belirleyici faktörler değildir. İki ülke arasındaki derin siyasi ve ideolojik ayrılıklar işbirliğini büyük ölçüde engellemektedir.
 
Türkiye'nin IŞİD'e yakın konumlandırılması iddiası ise, yarınki ABD-İran görüşmelerinde dolaylı olarak bir güvensizlik unsuru olarak veya bölgesel istikrar konuları üzerinden gündeme gelebilir. ABD'nin bölgedeki genel güvenlik kaygıları ve müttefikleriyle ilişkileri, İran ile yapacağı görüşmelerin seyrini etkileyebilecek bir faktör olarak değerlendirilebilir.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Melek
(22.04.2025 12:25 - #505)
Kalemine sağlık yüreğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.