Türkiye, çeşitli nedenlerle orman yangınları ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu yangınlar, genellikle yaz aylarında sıcak hava ve rüzgar nedeniyle hızlı bir şekilde yayılır. Orman yangınları, hem doğal yaşamı hem de insanların yaşam alanlarını tehdit eder. Yangınların önlenmesi ve kontrol altına alınması için çeşitli tedbirler alınmakta, yerel ve uluslararası yardım organizasyonları devreye girmektedir. Doğanın korunması ve bu sıkıntılı durumun azaltılması için herkesin üzerine düşen görevler vardır.
Son 20 yılda ülkemizdeki orman yangınlarına baktığımda çok şaşırıyorum. Geçmişte böyle yangınlar çok nadir olurdu, ama şimdi son 20 yılda bu yangınlardan kimlerin nasıl yararlandığını ve bunun nasıl bir kazanç kapısı haline geldiğini düşünüyorum. Hava önceden sıcaktı, şimdi ise tam tersi.

İklim yasasının geçmesini isteyenlerin son yıllarda tarla ekme ve hayvan yetiştirme yasakları gibi birçok kısıtlama getirdiği dikkat çekiyor. Bu yasaklar, insanların yaşamlarını zorlaştırıyor ve onları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu kişiler, kendi kurdukları yer altı ülkelerinde huzurlu bir yaşam sürmek için herkesi yok etmeye çalışıyorlar ve buna "iklim yasası" diyorlar. Gece geç saatlere kadar bu yasayı nasıl çıkaracaklarını düşünen hükümete sormak lazım; son 23 yılda neden bu kadar orman yangını oldu? Neden hayvancılığı ve tarımı yok etme savaşını sürdürüyorlar? Ülkeyi kendi hırsları için bu hale getirdiler ama unuttukları şey, bu ülke onların değil, Türk halkına ait. Halkın istemediği hiçbir yasa geçemez. Zeytin yasasıyla zeytinleri talan etmekle ne kazanacaklar? Askerlerin, kendi topraklarında görev yapamayan 60-70 yaşındaki insanlara biber gazı sıkması ne kadar doğru?
Ben sadece 20 yıl değil, son beş yıldır da burada.
Ve yok olan ormanların sayısı, Orman Bakanlığı tarafından yazılmış istatistikte yer alıyor. Geri kalanını siz düşünün, bence.
2022 yılında 2. 160 orman yangını oldu ve bu yangınlar 12. 799 hektar ormanı etkiledi. Yangınlar sırasında, her bir yangında ortalama 5,9 hektar alan yanmıştır. 2022 yılında, bir önceki yıla göre çıkan yangın sayısı %29. 30 azalmıştır. Yanan orman alanı, geçen yıla göre %989,95 azalmıştır.
Son 20 yılda ülkemdeki her şeyi hedefleriniz için harcadınız. Şimdi de İklim Yasası ve Zeytin Yasası ile bunu sürdürmeyi düşünüyorsunuz.
Ben bir Türk evladı olarak size sormak istiyorum: Gerçekten vatanınızı seviyor musunuz?
Son olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün zeytinin önemini anlattığı bir yazıyı eklemek istiyorum.
1937 yılında İzmir Bornova'da bir "Zeytincilik istasyonu" açıldı. Bu kurum, hala Zeytincilik Araştırma Enstitüsü olarak çalışmaktadır.
Atatürk'ün son yılında, yani 1939’da, Türkiye'de önemli bir olay oldu. Zeytinin değeri yükseldi ve Türk zeytin çiftçileri desteklendi. Bu amaçla "3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa" çıkarıldı.
Bu yasa gereği;
Devletin kontrolünde olan orman sınırları dışındaki yabanî zeytinlikler, antep fıstığı ve harnup ağaçları ile orman sınırları dışında zeytin yetiştirmeye uygun fundalıklar ve makilikler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından belirlenip haritaya işlenecektir.
Bu araziler 25 dönümlük parçalara ayrılır ve ilan edilir.
Bu alanlarda yabanî zeytin, fıstık ve harnup ağaçları ile menengiç, buttum, yabanî sakız ve Filistin sakızı gibi ağaçları aşılayıp yetiştirmek isteyen köylüler, bunu yapmak için dilekçe ile en büyük yetkili kuruma başvururlar. Devlet, başvuran köylülere zeytin fidanı verir ve bunun maliyetini karşılar. Zeytin dikecek köylüler, uygun olan fundalık ve makilik alanları temizleyerek zeytin dikim alanları oluştururlar.
Beş yıl boyunca taşınmazın amacına uygun olarak kullanıldığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından belirlenen durumlarda, yerel en büyük yetkili kişi tapuları devreder. Bu şekilde verilen gayrimenkuller, amaçları dışında kullanılamaz. Bu taşınmazlar miras yoluyla bile bölünemez ve verildiği tarihteki büyüklükleri asla değiştirilemez. Bu şartlar garanti altındadır.
Köylüler, her dekarda en az on, en fazla on beş ağaç olacak şekilde yabanî zeytinlikleri geliştirme sözü verdiklerinde, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası onlara ağaç başına kredi verir.
Beş yüz ağaçtan az olmayan yabanî zeytin aşılayanlara veya aşılı zeytin bakımı en iyi şekilde yapanlara Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından belirli bir miktarda nakit ödül verilecektir.
Atatürk, tarıma ve çiftçilere büyük önem veriyordu. Bunun bir kanıtı, Türk köylüsünün makineli tarıma geçmesini istemesidir. Bu zeytin fidanı dikim programı sayesinde, milyonlarca zeytin ağacı dikerek dünyanın en büyük zeytin ve zeytinyağı üreten ülkeleri arasına girdik. Bu sayede dünya zeytin ve zeytinyağı borsasında yerimizi aldık.
Atatürk Zeytine verdiği önem
Ya biz neye önem vermeliyiz yada önem vereceğimiz bir şey kaldımı kalacakmı bu gidişle.
Sevgi ile kalın
