Uzman Psikolog Ela Aşar: “Anoreksiya, Görünmezliğe Direnen Bir Varoluş Çığlığıdır”
Uzman Psikolog Ela Aşar: “Anoreksiya, Görünmezliğe Direnen Bir Varoluş Çığlığıdır”
Nihal Candan’ın cezaevinde yaşadığı anoreksiya, yeme bozukluklarının psikolojik kökenini ve benlik arayışını yeniden gündeme taşıdı
Gündemi uzun süredir meşgul eden Nihal Candan ’ın cezaevindeyken anoreksiya nevroza hastalığına yakalanması, yeme bozukluklarının ardında yatan derin psikolojik nedenleri yeniden tartışmaya açtı. Uzman Klinik Psikolog Ela Aşar , bu hastalığın yalnızca yemekle değil, bireyin varoluşuyla ilgili olduğunu belirterek dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
“Yemek Değil, Benlik Savaşı”
Aşar’a göre anoreksiya , sanılanın aksine zayıf kalma ya da güzellik idealine ulaşma arzusu değil; görünmezliğe itilmiş benliğin, kontrol ve varlık arayışıyla verdiği sessiz ama şiddetli bir mücadeledir.
“Bu hastalıkta asıl mesele yemek değildir; asıl mesele, var olduğunu kanıtlamaya çalışan bir ‘ben’dir”
diyen Aşar, anoreksiyanın zihinsel düzlemde başlayıp, etkilerini beden üzerinden gösterdiğini vurguladı.
Cezaevi Koşulları Kontrol Arzusunu Körüklüyor
Nihal Candan örneğini değerlendiren Aşar, özgürlüğün sınırlandığı ortamlarda bireyin kendini ifade edebileceği tek alan olarak bedenin kaldığını söyledi.
“Ne zaman uyanacağınızı, ne giyeceğinizi, ne konuşacağınızı başkaları belirlerken; yalnızca bedeniniz size ait kalır. Onu kontrol etmek ise özgürlük hissi yaratır”
diyen Aşar, anoreksiyanın bu ortamda pasif bir başkaldırıya dönüşebileceğini ifade etti.
Açlık: Suçlamalara Karşı Sessiz Bir Direniş
Ela Aşar, yemeği reddetmenin, bireyin yalnızca fiziksel değil, duygusal bir savunma stratejisi olduğunu belirtti.
“Anoreksik birey için aç kalmak; suçlamaları, travmaları, kontrol kaybını reddetmektir. Zayıflamak; arınmak, dirilmek ve yeniden doğmak anlamına gelir”
diyerek, medyada dış görünümüyle öne çıkan figürlerin yaşadığı ani imaj kayıplarının, benlikte ciddi kırılmalara neden olabileceğine işaret etti.
Tedaviye Neden Direnç Gösteriliyor?
Aşar’a göre anoreksiya hastalarının büyük çoğunluğu tedaviye karşı direnç gösteriyor. Bunun nedeni ise zayıflığın onlar için bir “başarı” ya da “varlık alanı” haline gelmesi.
“Açlık, beynin kimyasını bozar; serotonin ve dopamin üretimi azalır. Gerçeklik algısı silikleşir, ölüm bile hissedilmez hale gelir”
diyen Aşar, tedavi sürecinin ne denli zorlayıcı ve kırılgan olduğunu hatırlattı.
Uzman Desteği ve Toplumsal Anlayış Hayati Önem Taşıyor
Son olarak anoreksiyanın sadece bedeni değil, ruhu hedef alan ağır bir psikolojik hastalık olduğunu vurgulayan Aşar, bu sürecin yalnızca profesyonel destekle değil, çevrenin anlayışlı ve destekleyici tutumuyla da aşılabileceğini belirtti.
“ Anoreksiya bir görünmezlik hastalığıdır” diyen Aşar’ın sözleri, beden algısı üzerinden yaşanan acıların göründüğünden çok daha derin ve çetin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.