Üçüncü yılını kutlayan "Plastik Aşklar" oyunu Kadıköy'de izleyiciyle buluşacak

Oya Başar ve Ebru Kural 'ın aynı sahneyi paylaştığı "Plastik Aşklar" oyunu yarın Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde sahnelenecek.

İki sanatçı, yolu kesişen iki kadının yaşadıkları eğlenceli ve düşündüren hikayelerini sahneye taşıyan oyuna ilişkin AA muhabirine açıklamada bulundu.

Usta oyuncu Oya Başar, oyunu çok severek oynadığını belirterek, "Teksti ilk aldığımda da çok beğenmiştim. Benimle özdeşleşti. Kadına, yaşama dair bir oyun. Biz de çok keyifle oynuyoruz. Aslında ilk gün nasıl başladıysak öyle devam ediyor. Arada sırada bir iki ufak tefek değişiklik olabiliyor." dedi.

Bir yıldır başrolü paylaştığı Ebru Kural ile 30 senedir çalıştıklarına dikkati çeken sanatçı, "Bizim tiyatromuzda da çalışırdı. Olacak O Kadar'ın kadrosunda da yıllarca, 20 sene bizimle çalıştı. Onun için birbirimizi çok iyi tanıyoruz zaten." ifadelerini kullandı.

Başar, oyunu Ali Cüneyd Kılcıoğlu'nun kaleme aldığı bilgisini vererek, "Ben çok seviyorum onun kalemini. Bir sürü de oyunu var zaten. Bu da bana denk geldi. O kadar güzel anlıyor ki kadın ruhundan. Benim bile bazen, gün içinde evde konuşurken, buradan birtakım sözcükler geliyor aklıma. Hep var, hayatın içinde onlar, bizimle birlikte, iç içe yaşayan şeyler. Gerçekten çok hoş yazmış. Biz severek oynuyoruz. İnsanlar da genelde severek izliyor. 3 senedir oynuyor zaten." diye konuştu.

- "Salgın döneminde oyunu, 14-15 ay sahneleyemedik"

Oyunun çok güzel olduğunu dile getiren Başar, şunları aktardı:

"Biz eskiden tiyatrolarda, haftada 7 gün oynardık. Sadece pazartesi günleri off, cumartesi-pazar matine-suare oynardık. Şimdi öyle bir hale geldi ki ayda bir-iki kere oynayabiliyor. O yüzden bu oyunun bu kadar oynayabilmesi, ki biz aşağı yukarı ayda 8-9 oyun oynuyoruz, çok önemli bizim için. Bu da seyircinin ilgisini ve sevgisini gösteriyor. Bizi de mutlu eden o zaten. Biz de oyuna çıkarken, öncelikle birbirimize 'İyi oyunlar', sonra 'İyi eğlenceler.' diyoruz. Eğlence başlıyor bizim için."

Oya Başar, oyunu yurt dışında da turne programlarında sahnelediklerine işaret ederek, "Çok iyiydi. Gerçekten çok güzeldi. Bir kere biz oraya gittiğimiz için çok mutlu oluyorlar. Orada Türk birinden tiyatro izlemek, kendinden bir insanı, sevdiği bir insanı sahnede görmek onları çok mutlu ediyor. Hollanda'da, Almanya'da, İsviçre'de, ABD'de oynadık. En son 2 ay önce Kanada'daydık. Orada oynadık, geldik. Çok hoştu. Çok güzel geçti." dedi.

Salgın dolayısıyla oyunu 14-15 ay kadar sahneleyemediklerini sözlerine ekleyen sanatçı, salgının ardından büyük bir hızla sahneye döndüklerini ifade etti.

Sanatçı, oyun sonrası izleyicilerin tebriklerine de değinerek, "O kadar enteresan ki bazen gözlerim doluyor gerçekten. O kadar çok bekliyorlar ki kapıda. Geç çıkıyoruz. Çok terli oluyoruz, biraz dinleniyoruz. 45-50 dakika bekliyorlar kapıda, sadece görebilmek ve fotoğraf çektirebilmek için. 'Ay harikaydınız, şahaneydiniz...' Bu çok güzel bir şey tabii. Bunu hissetmek, şükür diyelim." değerlendirmesinde bulundu.

- "Gerçekten çok eğleniyor, keyif alıyoruz"

Sezen karakterini canlandıran Ebru Kural ise sahneye eğlenmek ve keyif almak için çıktıklarını aktararak, "Biz gerçekten çok eğleniyor, keyif alıyoruz. O eğlencenin de herhalde seyirciye yansıdığını düşünüyorum. Onlar da çok keyif alıyor. Bugüne kadar gözlemlediğim en önemli şey o." diye konuştu.

Kural, kendisi henüz 17 yaşındayken Oya Başar ile çalışmaya başladığını kaydederek, "İnanılmaz yoğun duygusal bir mutluluk, enerji ve gurur kaynağı var. O duyguyu kelimelerle anlatamam. Kraliçemle aynı sahnede oynamak, dünyanın en güzel şeyi. Her oynadığımızda karşılıklı o bakışlar, oyunlar, sizi yönlendirmesi, o arada ortalığı çekip çevirmesi çok keyifli." açıklamasını yaptı.

İzleyenlerin tepkilerinin de mutluluk ve keyif verdiğini sözlerine ekleyen Kural, "Bundan daha güzel ne olsun." ifadelerini kullandı.

Yapımcılığını Latif Koru’nun üstlendiği, Anatolia Sahne’nin izleyiciyle buluşturduğu oyunu, Ali Cüneyd Kılcıoğlu kaleme aldı, Orçun Ucal yönetti.

Oyun, bir tarafta eğitimli, kültürlü, hayatla eğlenebilen, avam ama bir o kadar da alaturka bir kadın olan Alev ile çekingen, kendini savunmaktan korkan, geleneklerden bihaber saf bir kadın olan Sezen'in eğlenceli ve düşündüren hikayesini sahneye taşıyor.