Devlet Bahçeli: Türkiye’nin İlerleyiş ve Yükseliş Momenti Hız Kesmeden Devam Etmeli

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , TBMM'de; "Milliyetçi Hareket Partisi sahip olduğu tarihi misyonun idrakindedir. Bu misyonun dinamizmiyle Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunu gerçekleştirmenin arayış ve amacındayız. Ülkemizin vakit kaybetmeye tahammülü kalmadı. 14 Mayıs ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinin Türkiye lehine ortaya çıkan muazzez sonucunun perçinlenmesi, yeni yüzyılın aralanan perdelerinin iyice açılması 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerine bire bir bağlıdır. Önümüzdeki demokratik eşik kazasız belasız atlatılmalıdır. Türkiye’nin ilerleyiş ve yükseliş momenti hız kesmeden devam etmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı bu hedefe kilitlenmiştir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeme dair değerlendirmeler yapan Bahçeli, konuşmasında pazar günü İstanbul'daki Santa Maria Kilisesi'ne yapılan ve bir kişinin yaşamını yitirdiği silahlı saldırıyı kınadı. Bahçeli, şunları söyledi:

"31 MART SEÇİMLERİNE KADAR PROVOKASYON ORTAMINI CANLI TUTMAYI PLANLAYAN KARANLIK ELLERE AZAMİ ŞEKİLDE UYANIK OLMALIYIZ"

"Yabancı uyruklu teröristlerin kısa sürede yakalanması, ilerleyen günlerde suikastın sır perdesinin aralanacak olması şüphesiz memnuniyet vericidir. Toplumsal huzurumuzu bozmak, iç asayiş ve güvenliğimizi bulandırmak amacıyla zehir ve zillet saçan Türkiye düşmanları hiç boş durmuyor, hain emellerinden hiç de vazgeçmiyor. Gelişmeleri dikkat, tedbir ve temkinle kavramalı ve takip etmeliyiz. Bilhassa 31 Mart seçimlerine kadar provokasyon ortamını canlı tutmayı ve ülkemizin sinir uçlarıyla oynamayı planlayan karanlık ellere azami şekilde uyanık olmalıyız. Milli birlik ve dirliğimizi kundaklamayı hedefleyen iç ve dış husumet cephesine fırsat veremeyiz, inşallah da vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti; terör örgütlerinin, küresel bağlantılı organize suç şebekelerinin, hiçbir ahlaki ölçü tanımayan çetelerin, azılı kanun kaçaklarının, uyuşturucu ve silah tacirlerinin, düzensiz göçmenlerin, kapalı devre çalışan yabancı istihbarat örgütlerinin oyun alanı, eylem sahası, yuvalanma vahası olamaz, olmamalıdır. Suç ve suçluya tolerans diye bir şeyden asla bahsedilmemelidir. Bölücülüğe, teröre ve terör destekçilerine merhamet ve müsamaha kesinlikle gösterilememelidir. Devletin egemenlik çıkarlarını, hakimiyet ve haysiyetini zaafa uğratacak operasyonel faaliyetlerin ve bunun faillerinin kafası ezilmelidir. Türkiye’nin istikbalini sokağın dili değil, milletin iradesi belirleyecektir. Türkiye’nin istikbalini asimetrik tahrik ve tahribatlara bel bağlamış casus ve cinayet örgütleri değil, bizzat cumhurun aziz varlığı tayin edecektir.

"TÜRK VE TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUNU GERÇEKLEŞTİRMENİN ARAYIŞ VE AMACINDAYIZ. ÜLKEMİZİN VAKİT KAYBETMEYE TAHAMMÜLÜ KALMADI"

Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği, refah ve esenliği, memnuniyet ve mutluluğu tartışma kabul etmez yegane gayemizdir. Siyaseti kaygan ve kaypak ilişkiler ağına tahvil ve teşmil edenlerin ahlak ve etik ihlaline elbette sessiz ve seyirci kalmayacağız. Türkiye’yi risk ve tehditlerle tuzaklanmış meçhul bir akıbete sürüklemeye uğraşan hiçbir odağa atıl ve hareketsiz durmayacağız. Milliyetçi Hareket Partisi sahip olduğu tarihi misyonun idrakindedir. Bu misyonun dinamizmiyle Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunu gerçekleştirmenin arayış ve amacındayız. Ülkemizin vakit kaybetmeye tahammülü kalmadı. 14 Mayıs ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinin Türkiye lehine ortaya çıkan muazzez sonucunun perçinlenmesi, yeni yüzyılın aralanan perdelerinin iyice açılması 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerine bire bir bağlıdır. Önümüzdeki demokratik eşik kazasız belasız atlatılmalıdır. Türkiye’nin ilerleyiş ve yükseliş momenti hız kesmeden devam etmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı bu hedefe kilitlenmiştir. Milli menfaatlerimize aykırı davranan, milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğini bozmaya çalışan her kim ya da kimler varsa onlara karşı duruşumuz sarsılmayacak ve tavsamayacaktır.

"MERSİN’DE, DEM’LENMİŞ CHP’YE RUHSAT YOKTUR"

Milliyetçi Hareket Partisi 31 Mart’a canla, başla, heyecanla ve inanmışlıkla hazırlanmaktadır. Geçtiğimiz Pazar günü 'Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin' temasıyla Mersin Açık Hava Toplantımız hamt olsun muhteşem bir katılımla gerçekleşmiştir. Mersin’in talihi açılmış, solgun yüzlere canlılık gelmiştir. Mersin tıpkı Akdeniz gibi dalgalanmış ve Cumhur İttifakı’nda kenetlenmiştir. Mersin’de, DEM’lenmiş CHP’ye ruhsat yoktur. Mersin’e ambargo koyan bölücülere bundan sonra rahat yüzü yoktur. Milletimizin iradesiyle 31 Mart 2024’de, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve tüm ilçe belediyeleri Cumhur İttifakı’nın yönetimine geçecek, diğerleri sadece nal toplayacak, heba ettikleri yılların altında kalacaklardır. 31 Mart’ta hıyanet değil hizmet ve hidayet kazanacaktır. 31 Mart’ta cüzdan ve cukka hesabı yapan curcuna siyaseti değil milli şerefin timsali Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı başarıya ulaşacaktır. 31 Mart’a kadar durmayacağız, duraklamayacağız, yılmayacağız, yorulmayacağız, yerel yönetimleri köhne siyasetten kurtaracağız.

"VARSIN BİRİLERİ PARTİ PARTİ DOLAŞŞIN, DEM'LENSİN. BİZ MAZLUMUN, BAĞINDA, BAHÇESİNDE EMEK VERENİN YANINDA OLACAĞIZ"

İman, irade ve bin yıllık kardeşlik sancağı altında birleşen Cumhur İttifakı olarak yürüyüşümüze hız vereceğiz. Varsın birileri bölücüleri, teröristleri, yedi düveli yanına alsın, iftira ve yalan rüzgarından medet umsun. Varsın birileri utanmadan, sıkılmadan, vicdanı sızlamadan parti parti dolaşsın, hatta devşirilsin, DEM’lensin, siyasi fırıldağa dönüşsün. Çırpınışları boşuna, hevesleri beyhudedir. 31 Mart’ta hepsinin bileğini sandıkta bükeceğiz. Alayının hesabını demokrasinin imkanlarıyla göreceğiz. Yerel yönetimleri muhannete muhtaç etmeyeceğiz. Biz garibin, mazlumun, bağında, bahçesinde, bostanında ter dökenin, emek verenin yanında olacağız. Camide, cemevinde, duada, dilekte, gönülde, kalpte, Anadolu’nun her yerinde insanımızla kucaklaşacağız. Caninin, eşkiyanın, bölücünün, demokrasi ve özgürlük kamuflajına bürünmüş düşman beslemelerinin de sonuna kadar karşısında dimdik duracağız.

"DEM’LENMİŞ CHP, AÇIK VEYA GİZLİ ORTAKLARI TÜRKİYE’NİN KARŞISINDA, BİZ SONUNA KADAR YANINDAYIZ"

Türkiye’yi bağımsız, demokratik, parlak ve müreffeh bir geleceğe kavuşturma azmi; Türk milletinin hainlere, işbirlikçilere gösterdiği milli tepkinin adı, ülkemizin kalkınmasının, milletimizin refah ve huzurunun güvencesi Cumhur İttifakı’dır. Bizim ittifakımız kutlu bir diriliş ve yükseliş seferberliğidir, Türkiye’yi parlak bir geleceğe taşıma mücadelesine kararlılıkla devam edecektir. CHP Genel Başkanı’nın Türkiye ittifakını telaffuz etmesi nafile bir gayrettir. Millet ittifakı olmadı, şimdi de Türkiye ittifakı mı kuracaklar? Zillet tutmadı, ittifakın çatı ismi olarak Türkiye’yi mi kullanacaklar? Gördüğümüz kadarıyla DEM’lenmek CHP yönetimine hiç iyi gelmemiş, şuurunu kaybetmiş, siyasi aklını hepten tüketmiştir. Azgın Türkiye muhalifleriyle Türkiye ittifakı oluşturma gayesi bu sefalet yuvalarının iflah olmaz perişanlığını teyit etmekle kalmamış, aciz ve acınası siyasetlerini de tamamıyla deşifre etmeyi sağlamıştır. Özgür Bey, taşıma suyla değirmen dönmeyeceğine göre, bu ittifakı kimlerle tesis edeceksiniz? İhanetin dem aldığı bir ittifaka nasıl Türkiye ittifakı demeyi içinize sindireceksiniz? Henüz kendi aranızda katılaşmış ihtilafları ve katran gibi yüzeye çıkmış ikilikleri aşamamışken Türkiye ittifakını seslendirmeniz kara mizah değilse nedir? Kılıçdaroğlu’nun bütün izlerini silmenin, neredeyse ismini ananı kapının önüne bırakmanın neresi Türkiye ittifakı? Neresi adamlık? Neresi vefakarlık? Kürsüde gaza gelip kendi kendini alkışlamayı bırak da yüreğin varsa bunları açıkla. PKK bu ittifakın neresinde? Yanında mı, yöresinde mi, yedeğinde mi? DEM’cilere hayranlığın, devamlı savunman, onları allayıp pullaman, el etek öpmen sırf ittifak için mi? Yoksa bilmediğimiz başka sakıncalı, sakat ve sancılı ilişki ve irtibatların da var mı? İhanetin ittifakı değil, ancak ve ancak imhası olur. Bizden söylemesi, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti ihanetin kökünü kurutacak, bu kapsamda hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacaktır. Bilinmelidir ki, DEM’den medet umanların sonu sandıkta hüsrandır. DEM’lenmiş CHP, açık veya gizli ortakları Türkiye’nin karşısında, biz sonuna kadar yanındayız. DEM’lenmiş CHP, DEVA, Serok ve diğerleri İmralı canisinin, teröristbaşı Gülen’in, PKK’nın, Firavun’un, müstevlilerin, sömürgecilerin hizasındadır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı ise mazlumların, gariplerin, emeklilerin, çiftçilerin, işçilerin, esnafların, ülkemizi büyütme, geliştirme ve zenginleştirme mücadelesi veren herkesin arkasındadır.

"DAVUTOĞLU, SEN, BAŞBAKANLIK MAKAMINI TERK ETMEDİN, KAPININ ÖNÜNE TARİHİ BİR TASARRUFLA BIRAKILDIN"

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun geçen hafta grup toplantısında yapmış olduğu hezeyan dolu konuşmanın bir yeri oldukça dikkatimi çekti. Bizzat şahsıma yönelik demişti ki; 'Sizin peşinde koştuğunuz Başbakanlık makamını terk ettik, ama hep olduğumuz gibi göründük, göründüğümüz gibi olduk.' Gerçekleri çarpıtıp inkara yeltenen Davutoğlu’nun durumunu özetleyen, foyasını ortaya çıkaran mana ve muhteva açısından müessir bir söz vardır ve şöyledir: 'Savunulacak bir şeyi kalmayanlar, kendilerini haklı çıkarmak için her şeyi inkar etmeye başlarlar. Öyle inkar ederler ki, gece karanlığında şeytan bile şeytanlığından utanır.' Davutoğlu, Hacı Bektaşi Veli’nin söylediği gibi, 'Biz dile ve söze değil, öze ve hale bakarız.' Senin özün de, halin de kir tutmuş, temizlenmen için kanaatimce epey bir emek sarf etmene ve zaman harcamana ihtiyacın var. Parlamenter Sistem hakimken, cümle alem biliyor ki, eğer başbakanlık arzusuna kapılsaydım, koşmama yer ve gerek katiyen olmazdı. Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben diyen bir dava insanı, şartlar oluşmadan, millet takdir etmeden, dolambaçlı yollardan ve sipariş edilmiş hiçbir makama talip olmaz, hiçbir koltuğa tenezzül etmez. Davutoğlu, masalı bırak, bizi bilen bilir, tanıyan tanır; senin de sicilini ve geçmişini bilmeyen ve tanımayan yoktur. Doğrudur, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Başbakanlık makamı hem doğrudan hem de dolaylı olarak bize teklif edildi. Ancak ben siyasi bölücülerin desteği ve Türkiye’nin aleyhine olan bir iktidar yapısını elimin tersiyle itmeyi, nefsimi çiğnemeyi vatan, millet ve şeref görevi saydım, bundan pişman olmadığım gibi aynı durum bugün vasat bulsa yine benzer duruşu cesaret ve hamiyetle gösteririm. Bir günlük saltanat için binlerce yıllık milli mirası hiçbir namerde, hiçbir çıkarcıya çiğnetmem. Kaldı ki sen, Başbakanlık makamını terk etmedin, bugün daha iyi anlaşılıyor ki isabetli bir kararla tard edildin, kapının önüne tarihi bir tasarrufla bırakıldın. Anlaşılan hala ıslah olmamış, hala akıllanmamışsın. 'Hep olduğumuz gibi göründük, göründüğümüz gibi olduk', sözüne gelince, Davutoğlu geçelim bunları, kargaların bile güleceği bu klişe ifadene ne itibar edecek ne de ikna olacak bir Allah’ın kulu zannederim yoktur ve kalmamıştır.

"CUMHUR İTTİFAKI’NI ANLAMAK VE ANLATMAK HER KİŞİNİN HARCI DEĞİLDİR, BOZGUNCULARIN HİÇ DEĞİLDİR"

Özellikle bir konuyu açıklığa kavuşturma ihtiyacı duyuyorum: Günlerdir, muhalefet partileri ve kimi köşe yazarları Cumhur İttifakı’nda sorun yaşandığını, partiler arasında anlaşmazlıkların derinleştiğini iddia ediyorlar. Gündeme yansıyan bazı meselelerle ilgili görüş ayrılıkları olduğunu, nevzuhur bir güç mücadelesinin gittikçe sertleştiğini söylüyorlar. Bu bayağı ezberleri devamlı tekrar eden kötürüm çevrelere ve köhne zihniyetlere diyorum ki, Cumhur İttifakı’nı anlamak ve anlatmak her kişinin harcı değildir, hele hele bozguncuların hiç değildir. AK Parti ile MHP arasında kurulan ahlaki, samimi ve milli bağı anlamlandırmak ve hak teslimini yapabilmek için öncelikle izan, insaf, irade, vatan ve millet sevdasıyla yoğrulmuş akıl ve yürek lazımdır. Alışmışlar fitneden hasıla elde etmeyi, meslek edinmişler kavga ve krizden geçinmeyi. Hepsine diyorum ki, Cumhur İttifakı Türkiye’dir, Türk milletinin huzur ve diriliş türbedarıdır.

"İSVEÇ’İN NATO’YA KATILIMIYLA BİRLİKTE 40 ADET F-16 UÇAĞI VE 79 ADET MODERNİZASYON KİTİNİN ONAY İŞLEMİ BİR AN EVVEL TAMAMLANMALI"

ABD’nin küresel barış ve huzuru aşırı tehdit eden bir noktaya gelmesi, dahası farklı coğrafyalarda hakimiyet mücadelelerine girişerek pek çok ülkenin siyasi ve toplumsal yapısını karıştırması sürdürülebilir değildir. Tarihte küresel güce erişmiş hiçbir devlet, bulunduğu ve tutunduğu mevkii uzun müddet koruyamamıştır. ABD artık iniştedir, içten çözülmektedir, komşu coğrafyalardan derhal çekilmek, terör örgütleriyle yakın ilişki ve irtibatlarını kesmek zorundadır. Dün Ürdün’ün kuzeydoğusunda ABD’ye ait bir askeri üsse insansız hava araçlarıyla saldırı yapılmış, 3 Amerikan askeri ölmüştür. Biden ise misilleme sözü vermiş, ABD yönetiminden İran’a karşı intikam sesleri yükselmiştir. Mehmetlerimiz şehit edilirken sesi çıkmayanların, üstelik hunhar terör eylemlerini teşvik edenlerin şimdilerde savaş tamtamı çalmaları vahim bir ikiyüzlülüktür. Coni insandır da, Mehmedimiz insan değil midir? Ayrıca İsveç’in NATO’ya katılımıyla birlikte 40 adet F-16 uçağı ve 79 adet modernizasyon kitinin onay işlemi bir an evvel tamamlanmalı, F-15’ler için ödediğimiz para da iade edilmelidir."