Ankaralı Kırtasiyecilerden ‘Zincir Market’ Protestosu: “Balık Tezgahında Kırtasiye Satıyor”

Ankara’da kırtasiyeciler, zincir marketlerde kırtasiye ürünleri satılmasını protesto etti. Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Esnaf Odası Başkanı Müslüm Küçükarzuman “Biz, 12 ay kalemi, defteri rafımızda muhafaza ediyoruz. Oysa onlar 15 gün satıyor, sonra bulamazsınız. Türkiye’deki bütün esnaf, balık zamanı balık mı satalım yahu? Ankara halinde, balık gelmemiş, balık tezgahında kırtasiye satıyor yahu. Böyle bir şey var mı? O zaman biz de koyalım, araba lastiği satalım. Bu zincir marketlerle ilgili de bu perakende yasasının çıkması gerekiyor” dedi.

Kırtasiyeciler, okulların açılmasına sayılı günler kala, zincir marketlerde kırtasiye ürünleri satılmasını protesto etmek için bugün Ankara’nın Dışkapı semtindeki bir kırtasiye dükkanının önünde basın açıklaması yaptı. Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Esnaf Odası Başkanı Müslüm Küçükarzuman, kırtasiyeler dışında birçok yerde kırtasiye ürünleri satıldığını belirterek şunları söyledi:

“Biliyorsunuz, 2022-2023 öğretim yılı pazartesi günü, anaokulu ve ilkokul birinci sınıf uyum dersleri başladı. Fakat her sene yaşadığımız gibi, biz kırtasiyeciler dışında herkes kırtasiyeci oldu. Biz ne satacağız? Bakkal, manav, kasap; herkes kırtasiye satıyor. Fakat kırtasiyeciler, kırtasiye satamıyor. Bizim en büyük sorunlarımızdan biri bu.

“MARKETLERDEN KIRTASİYE VE KIRTASİYE ÜRÜNLERİNİ ÇIKARALIM”

Bizler, sağlıklı ürün satarız. Bizler, merdiven altı ürün satmayız. Bizler vatandaşa çok yardımcı oluyoruz, çünkü bizle pazarlık yapabilirler, biz yönlendirme yapabiliriz. Ama gelin görün ki kesinlikle müşteri bize gelmiyor. Biz feryat ediyoruz. Hükümet kanalından istiyoruz; marketlerden kırtasiye ve kırtasiye ürünlerini çıkaralım. Çünkü bizi oldukça zorluyorlar. Biz, zaten küçük esnafız. Küçük esnaf demek; biz, kendi işimizde kendi ailemizle çalışıyoruz. Sigortamızı, BAĞ-KUR’umuzu yatıramıyoruz. Çoğumuz emekli olamıyoruz. Borçlarımızı ödeyemiyoruz. ‘Halkım, duy sesimi’ diyoruz. Halk da bilinçlendirilmeli bu konuda. Üç harflilere yönlendirilmemeli. Çünkü biz, onlarla baş edemeyiz. Ankara’da biz, Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası olarak 2 bin üyeye sahibiz. Bizim dışımızda ATO’ya ve çeşitli yerlere kayıtlı olan kırtasiyecilerimiz var. Toplam 4 bine yakın kırtasiyeciyiz biz. 100 bin kişi ekmek yiyor bu işten Ankara’da. Gel gelelim bizim dışımızda herkes kırtasiye satıyor. Buna bir çare bulunmasını istiyoruz.

“CHP’YE ÖNERGE VERDİRDİK. BU ÖNERGEYİ REDDETTİLER. İKTİDAR PARTİSİ ‘BİZ GETİRELİM’ DİYOR, FAKAT ONLAR DA BİR TÜRLÜ GETİRMİYOR”

Biz, 2021 senesinde bir tasarı hazırladık. Dedik ki ‘Bin 500 metrekarenin altında olan zincir marketlerde kitap, kırtasiye satılmasın. Bin 500 metrekarenin üstünde olan marketlerde de 12 metrekare reyon ayarlasın’. Fakat bu tasarı ne hikmetse bir türlü komisyondan aşağı inmiyor. CHP’ye biz önerge verdirdik. Bu önergeyi reddettiler. İktidar partisi ‘Biz getirelim’ diyor, fakat onlar da bir türlü getirmiyor. Bizim sesimizi duymaları gerekiyor artık.

“BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’YLE ANLAŞMA YAPTIK. BAŞKENT KARTA YATIRILAN EĞİTİM HARÇLARI, KODLAMA SİSTEMİYLE KIRTASİYE VE KİTAPÇILARDAN BAŞKA BİR YERDE GEÇMİYOR”

Şimdi okullarda ticaret yapılıyor. Özel okullar zaten kırtasiyeciden mal almıyor. Neden? Çünkü orada stant açtırıyor. Anlaşıyor, para karşılığında birilerine sattırıyor. Bunların hiçbiri kitapçı, kırtasiyeci değil. Bütün belediyeler ayni yardım yapmaya başladı. Bu belediyelerin işi ayni yardım yapmak değil ki. Verirsin nakdini ya da yatırırsın parasını, gider vatandaş istediği yerden alır. Şimdi biz, Büyükşehir Belediyesi’yle Ankara’da bir anlaşma yaptık. Bu Başkent Kart’a yatırılan eğitim harçları, kodlama sistemiyle kırtasiye ve kitapçılardan başka bir yerde geçmiyor. Biz, burada üç harflileri de engelledik. Bunu belediyeyle biz ortaklaşa yaptık. Sayın Mansur Yavaş’a da teşekkür ederiz.

“ÜVEY EVLAT OLMAK İSTEMİYORUZ”

Şurada trafik polisi gelsin, en rahat bize cezayı keser. Zabıta gelsin, en rahat bize cezayı keser. Vergiden zaten kaçamıyoruz. Biz neyiz bu ülkede? Üvey evlat olmak istemiyoruz. Eğitim-öğretim kırtasiyecisiz olmaz. Herkes kalem kullanıyor. Mürekkebi de kağıdı da biz sağlıyoruz. Üç harflilere gitti çocuk, ama parası yetmedi, oradan alamaz onu ama bize geldiği zaman kırtasiyeci amcası, teyzesi ona tamam der. Bir daha o parayı istemez. Bu kültürü maalesef kaldırıyoruz.

“BÜTÜN ÜRÜNLERİMİZ DIŞARIDAN GELİYOR”

Bakın, birinci sınıf çocuğunun çantası bugün bin liraya doluyor. Yüzde 150 zam var. Daha da artıyor. Burada toptancı arkadaşlarımız var. Konuşabilirsiniz. Sattığı malı aynı fiyata alabiliyor mu? Alamaz. Çünkü bizim bağımlılığımız dışarıya. Kağıt fabrikamız yok. Kağıdımız dışarıdan geliyor. Bütün ürünlerimiz dışarıdan geliyor.

“2004 YILINA KADAR MESLEKİ USTALIK BELGESİ VERİYORDUK. 2013 SENESİNDE DE KİTAP VE KIRTASİYE SATICILIĞINI MESLEK OLMAKTAN ÇIKARDILAR”

Şimdi bizim mesleğimizle ilgili biz, 2004 yılına kadar mesleki ustalık belgesi veriyorduk. Bu belgeyi 2004 yılında kaldırdılar. 2013 senesinde de kitap ve kırtasiye satıcılığını meslek olmaktan çıkardılar. Dediler ki ‘bu iş meslek olmaz’. Binlerce insan Türkiye’de bu işten ekmek yiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Herkes kitap evine sormuştur ‘Hangi kitabı alayım’ diye. Ona biz söylüyoruz, ‘Siz şu kitabı alın, daha yararlı olur’ diye.

“BİZİM SESİMİZ ÇIKMIYOR. KİMSE DUYMUYOR BİZİ. AMA ONLAR HER GÜN REKLAM”

Zincir marketler çok fazla reklam veriyorlar. Biliyorsunuz, çok bağıran, bizim ülkemizde her zaman haklı. Biz bağıramıyoruz, bizim sesimiz çıkmıyor. Kimse duymuyor bizi. Ama onlar her gün reklam veriyor. Bütün büyük gazetelerde tam sayfa… Halbuki onlar bizden daha pahalılar. Gider kalemlerimiz de çok yükseldi. Zaten kiralar aldı başını gitti. İşçi maliyetleri çok yüksek. Sigorta maliyetimiz çok yüksek. Zaten bir kişi çalıştırıyorsak onu da çıkardık. Bir de pandemiden çıktık. Kapatmadılar ama okullar kapalı olunca kimse gelmedi ki. Fotokopi kağıdının topu 110 lira yahu. Geçen yıl 25 liraydı. Yani bu nasıl açıklanabilir? Bir kurşun kalem geçen sene 1 lira 20 kuruştu, 5 lira oldu. Yani önceden bir yere gittiğinizde bir kağıt istediğinizde çıkarıp verirdi. Şimdi öyle bir şansınız yok.

“BALIK TEZGAHINDA KIRTASİYE SATIYOR YAHU”

Bizim kapatmamız, işsizler ordusu olması demektir. Çok basit görünebilir ama biz, 12 ay kalemi, defteri rafımızda muhafaza ediyoruz. Oysa onlar 15 gün satıyor, sonra bulamazsınız. Ben şunu anlamakta zorlanıyorum. Yani şimdi Türkiye’deki bütün esnaf, balık zamanı balık mı satalım yahu? Ankara halinde, balık gelmemiş, balık tezgahında kırtasiye satıyor yahu. Böyle bir şey var mı? O zaman biz de koyalım, araba lastiği satalım. Bu zincir marketlerle ilgili de bu perakende yasasının çıkması gerekiyor. Bunu çıkarmadıkları sürece bizim gibi 22 tane iş kolunu mahvettiler.”